Türkiye, BM'de bu kararın alınmasını öneren üç ülkeden biri. Öneriye imza atan diğer iki ülke ise Kanada ve Peru. Bu özel günde, Birleşmiş Milletler'in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için sosyal, ekonomik ve politik alanlarda yürütülen önemli çabaların vurgulanması amaçlanıyor. Bunun yanı sıra, kuşaklar arası yoksulluk, şiddet,
dışlanma ve ayrımcılık döngüsünü kırmanın kadınlar ve kız çocukları için daha adil bir toplum yaratmak açısından ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
Ayrıca kararda, kız çocuklarının güçlendirilmesinde ailelere ve toplumlara büyük rol düştüğü de vurgulanıyor.
Günümüzde birçok kız çocuğu, cinsiyetlerinin bir engel gibi algılandığı ve erkek çocuklardan daha az değer gördükleri çevrelerde büyüyor. Bu durum hayatlarının her döneminde kız çocuklarının karşılaştıkları okula gitmek, temel sağlık hizmetlerine erişmek, evlenmek veya kendi geçimini sağlamak gibi fırsat ve seçimleri derinden etkiliyor.
UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle kız çocuklarının bu durumuna iyi niyetli yaklaşarak "Yine de bu durum, en çok kız çocuklarının ve kadınların kendi çaba ve emekleri sayesinde büyük oranda değişmeye başladı. Kız çocukları artık dünyanın onları bağrına basması için beklemek istemiyor. Artık onlar girişimciler, yenilikçiler, sanatçılar ve mimarlar olarak küresel hareketleri inşa ediyorlar. Bugün kız çocukları her zamankinden daha çok, geride bırakılmışlıktan büyük hayallere ve büyük başarılara doğru yol alıyorlar. Bu nedenle bizler de her yerde, her kız çocuğunun haklarına erişmesi konusunda verdiğimiz sözleri tutmalı ve kararlılığımızı sürdürmeliyiz” dyor.
Kız çocuklarının ve kadınların nitelikli eğitim almaları, çalışma ve geçim kaynağı fırsatlarına erişebilmeleri, büyürken aile içi görev ve özgürlüklerin dağılımında erkeklerle eşit bir muamele görmüş olmaları çok önemli.
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2015'te yayınladığı rapora göre, Türkiye, Cinsiyet eşitsizliği bakımından 145 ülke arasında 130'uncu sırada. 2019 Aralık ayında Çin'de görülen ve tüm dünyada hızla yapılan, Türkiye'de ise 2020 Mart ayında etkisini gösteren Covid-19 salgınının ençok kadınları ve genç kızları etkilediği gözönde tutulduğunda cinsiyet eşitsizliği açısından Türkiye'nin daha da geri sıralara düştüğü gözleriyor.
Uzmanlar, kızların okullaşma oranının artırılması için hükümet ve sivil toplum kuruluşları (STK) eliyle yapılan projelerin olumlu sonuç verdiğini ancak kızların eğitime erişim oranında yaşanan artışın, belli bölgelerle sınırlı olduğunu belirtiyor. Eğitim ya da iş hayatında yer almayan 15-19 yaş arası kadınların sayısının erkeklerden daha fazla olması da endişe yaratıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın örgün eğitimi istatistiklerine göre, 2016-2017 eğitim ve öğretim döneminde resmi okullarda eğitim görenlerin yüzde 51,3'ü erkek, yüzde 48,7'sini ise kız öğrenciler oluşturdu. Özel okullarda erkeklerin oranı yüzde 54,3, kız öğrencilerinse yüzde 45,7 olarak kaydedildi.
Türkiye'nin farklı coğrafik bölgelerinde kızların okullaşma oranı yine de farklılık göstermeyi sürdürüyor. Okula giden kız çocuklarının oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerinde 2015-16'da yüzde 64,2 iken 2016-17'de yüzde 65,8'e çıktı. Ortadoğu Anadolu Bölgesi'nde ise bu oran yüzde 64,4'ten, yüzde 66,8'e yükseldi. Güneydoğu Anadolu bölgesinde, 2016-17 yılında erkeklerin okullaşma oranı yüzde 70,6 iken kadınlar için bu oran yüzde 65,8.
Dünya Ekonomik Forumu'nun verilerine göreyse, Türkiye'de okuma yazma bilmeyen insanların yüzde 83'ü, okuma yazma bilen ancak bir okul bitirmeyenlerin de yüzde 58'i kadın.
ÇALIŞMAYAN VE EĞİTİM ÖĞRETİME DEVAM EDEMEYEN GENÇ KIZLARIN TOPLAM DNÜFUSA ORANI YÜZDE 24.5
OECD'nin 2016 verilerine göre, çalışmayan ve aynı zamanda eğitim-öğretimine devam edemeyen 15-19 yaş arası kadınların toplam nüfusa oranı yüzde 24,5 iken, aynı yaş aralığında erkeklerin oranı yüzde 12,62.
UN WOMEN VE UNFPA TEMSİLCİLERİNDEN MESAJ
UNFPA Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa “Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, kız çocuklarının kendi yaşamlarını özgürce tanımlamaları, haklarından sonuna kadar faydalanmaları ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin yok edilmesi için kız çocuklarının ve kadınların güçlenmesine destek vermenin, erkek çocuklarını değişimin ajanı haline getirmenin öneminin altını çiziyor. Bu çabalar sadece kız çocukları için değil, tüm toplum için önemlidir. Biliyoruz ki yolumuz uzun ve daha yapılacak çok şey var.” diyor.
Kulessa "Büyüdüklerinde yalnızca cinsiyetleriyle ilişkilendirilen her türlü ayrımcılığın önüne geçmeliyiz. Kısıtlamaların ve pozitif ayrımcılık adı altında yaşanılan imtiyazların da. İş yerinde ve sosyal hayatta karşı cinsle eşit söz hakkına ve en önemlisi şiddetten arındırılmış bir yaşama sahip olmalarını sağlamalıyız. Bu koşullar var olduğu takdirde kadınlar ve kız çocukları da kendilerini birer özne olarak ortaya koyabilecek ve güçlenmiş olacaklar. Özgürlük insanın her gün kendisi için yeniden savaşmak zorunda olduğu görkemli bir olanaktır. Bu olanağı değerlendirerek yaşamalıyız çünkü hepimiz farklı koşullarda olsak da aynı güçlüklerle karşı karşıyayız ve bu yüzden ayrı ayrı çok güçlüyüz" diye konuştu.
UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova ise “Kız çocukları ve oğlan çocuklarının kalıp yargılardan, dışlanma, şiddet ve engellerden uzak yaşayabilecekleri, kendi geleceklerini kontrol edebilecekleri ve sorumluluk alabilecekleri bir dünya yaratmanın elimizde olduğuna inanıyorum. Her bir kadın, erkek, kız ve oğlan çocuğunun hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşadığı bir dünya, uzak ve ulaşılmaz bir gelecekte değildir. Bu geleceği yakın kılmak ancak hep birlikte hareket etmekle mümkün.” ifadelerini kullandı.