Diyarbakır'da dün başlayan ve 13 aydır tutuklu olan 15 gazetecinin yargılandığı davada mahkeme gazetecilerin adli kontrol şartı ile tahliye edilmelerine karar verdi.
Gazetecilerin davası iki gündür Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyordu.
Savcı, mütalaasında gazetecilerin tutukluluk halinin devamını istemişti.
Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 13 aydır tutuklu olan Kürt gazetecilerin bugün salıverilmeleri bekleniyor.
Dün Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Haber Ajansı editörlerinden Ömer Çelik, Xwebûn Gazetesi editörü Mehmet Ali Ertaş ve Zeynel Abidin Bulut ile Mehmet Şahin savunma yapmıştı.
Şahin'in savunması bitmeden duruşma bugüne ertelendi.
Sabah 09.00'da başlayan ikinci oturumda Mehmet Şahin savunmasını tamamladı.
Onunla beraber Mezopotamya Haber Ajansı editörü Aziz Oruç, aynı ajanstan gazeteci Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, program sunucusu Elif Üngür ve Neşe Toprak; Pia Prodüksiyon Şirketinin ortaklarından Suat Doğuhan, Ari Yapım şirketin muhasebe işlerine de bakan Remziye Temel, kameraman Mazlum Güler, Ramazan Geciken, Abdurrahman Öncü ile tutuksuz yargılanan gazeteci Kadir Bayram ve Esmer Tunç savunmalarını yaptı.
İki gün süren savunmalarda gazeteciler haksız yere tutuklandıklarını ve mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılandıklarını söylediler, yapılan tüm suçlamalara karşı çıkarak tahliyelerini talep etti.
8 Haziran 2022'de Diyarbakır'da polis, çeşitli ev ve işyerlerine yaptığı baskınlarda 20'si gazeteci 22 kişiyi gözaltına almış, 8 gün gözaltında tuttuktan sonra çıkarıldıkları mahkemede, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Safiye Alagaş, Serdar Altan ve Suat Doğuhan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Gazeteciler Esmer Tunç, Mehmet Yalçın, Kadir Bayram ve basın çalışanları Feynaz Koçuk ile İhsan Ergülen ise adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakılmıştı.
Savcılık, aralarında üç özel prodüksiyon şirketi çalışanının da olduğu 22 kişi hakkında, 728 sayfalık iddianamesini 10 ay sonra, Nisan ayında tamamladı.
Jinnews Editörü Safiye Alagaş'ın dosyası bu davadan ayrıldı ve Alagaş tahliye edildi. Bu tahliye ile dosyadan yargılanan gazeteci sayısı 15'e düştü.
15 kişi hakkında 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası isteyen savcı, yurt dışında yayın yapan Kürt televizyon kanallarında ve çeşitli diğer medya kuruluşlarında yayınlanan haber ve programları "örgütsel bağ" kanıtı olarak değerlendirdi.
Savunmalarda öne çıkan ifadeler neler oldu?
Serdar Altan mahkemenin gazetecilik mesleğini yargıladığını söyledi, suçlamaları kabul etmeyerek ''Biz suçlu değil, davacıyız'' derken; Ömer Çelik, Kürt sorununun İktidarın kırmızı çizgilerinden olduğunu söyledi ve ''Bu çizgileri aşanlar yargılanıyor'' diye konuştu.
Zeynel Abidin Bulut ise çalıştıkları kurumların Kürt halkının kurumlarının olduğunu, bu kurumlarda çalışıyor olmalarının ''örgüt üyeliği gibi gösterilmek istendiğini' savundu.
Mehmet Ali Ertaş ise ''Şahsımızda Kürt halkı ve Kürt gazeteciliği yargılanıyor'' dedi.
Mehmet Şahin de Kürt gazeteciliğinin tasfiye edilmeye çalışıldığını savundu.
Aziz Oruç ise suç işledikleri için değil, mesleki faaliyetlerinin bedeli olarak tutuklanıp yargılandıklarını söyledi.
Lezgin Akdeniz ise gazeteciliğin gerçekler karşısında sağır dilsiz olamayacağını dile getirdi, yaşadıkları adaletsizliğin bugün sonlanmasını beklediklerini ifade etti.
Savcı tutukluluk halinin devamını talep etti
Açık ve gizli tanıklar da dinlendikten sonra savcı mütalaasını açıkladı ve gazetecilerin tutukluluk halinin devamını talep etti.
Gazetecileri savunan Avukat Resul Temur, yapım şirketlerinde 30 gün devam eden aramalarda avukatların içeriye alınmadığını hatırlattı, arama, el koyma tutanaklarına hazırda olmayanların imzasının atıldığını savundu ve bu kişilerin dinlenmesini istedi. Temur, gazetecilerin tahliyesini talep etti.
Suçlamalar neler?
Gazetecilere polis ve savcılık sorgularında; yaptıkları programlar, sundukları haberler, haber kaynakları ile telefon görüşmeleri hakkında sorular sorulmuştu.
İddianamede, yurt dışında yayın yapan Kürt televizyon kanallarının bazı programlarını sıralayan savcılık, gazetecilerin program ve haberlerinin bu televizyonlarda yayımlanmasını da "örgütsel bağ olarak" olarak değerlendiriyor.
Savcı ayrıca prodüksiyon şirketlerinin görüntü arşivlerini, programlar için internetten indirilen fotoğraf ve görüntüler ile yapılan ödemeler, el konulan materyalden çıkan ses kayıtlarını da suçlama konusu yapıyor.
Pel, Piya ve Ari adlarındaki özel yapım şirketleri ile kadın haber ajansı Jinnews’e yapılan polis baskını sonrası arama işlemleri 30 gün devam etmiş bu süre içerisinde binalara hiçbir çalışanın girmesine de izin verilmedi. Bu ofislerdeki bilgisayarların hard diskleri sökülerek alınmış, fotoğraf makinelerine ve kameralara el konulmuştu.
BBC Türkçe’ye konuşan tutuklu gazetecilerin avukatı Resul Teymur, yapım şirketlerinde yapılan arama sırasında şirketlerin bilgisayarlarından yurt dışında yayın yapan Sterk ve Medya TV kanallarının serverlarına yasa dışı biçimde erişim sağlandığını iddia etmiş, bu TV'lerin bilgisayarlarından bilgi ve belge çekildiğini, yasa dışı yollardan elde edilen belgelerin dosyaya kanıt olarak konulamayacağını savunmuştu.
(Dicle Haber Ajansı)