Erkek siyasi parti liderleri her ne kadar kadınların siyasette daha fazla olması gerektiğini söylese de, Türkiye'de kadın kotaları bu söylemin aksini gösteriyor
Avrupa'da siyasi yelpazenin sol kanadı kadın lider konusunda zayıf kalsa da, sağ kanadın karar alma, yürütme ve kadın lider konusunda öncü olduğu açık ara farkla ortada
Avrupa genelinde yükselişte olan aşırı sağcı partilerde kadın liderler ve üyelerin son yıllardaki artışı dikkati çekiyor.
Kıtada yükselişte olan aşırı sağcı partilerin mülteci krizini kullanarak, yabancı ve özellikle İslam karşıtı söylemlerle oy topladığı, geleneksel olarak iktidarda olan merkez sağ ve sol partileri yerinden etmeye çalıştığı görülüyor.
Bu partilerde ön plana çıkan kadın siyasetçiler özellikle göze çarpıyor. Aralarında Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin lideri ve nisan ve mayıs aylarında iki turlu olarak yapılacak cumhurbaşkanı seçiminin adayı Marine Le Pen en çok bilinen kişilerin başında geliyor.
Ancak İtalyan siyasetinin sert söylemleriyle tanınan, aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri Partisi (FdI) lideri Giorgia Meloni, ülkenin "ilk kadın" ve faşist lider Benito Mussolini'den bu yana yönetime gelen "ilk faşist başbakanı"olmasıyla diğer sağda politika yapan kadın liderlere Avrupa'nın en sağcı kadın lideri benim smesajı. verdi.
MELONİ KİMDİR?
FdI lideri Meloni, 15 Ocak 1977'de İtalya'nın başkenti Roma’da doğdu.
Meloni, henüz 1 yaşındayken anne ve babasının ayrılmasının ardından annesiyle Roma'nın işçi semti Garbatella'da büyüdü.
Annesinin etkisiyle siyasi görüşlerinin sağa kaydığı, bunda sol görüşlü babasına tepki duymasının da etkili olduğu belirtilen Meloni, 15 yaşında siyasete adım atarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Mussolini'nin destekçilerince kurulan İtalyan Sosyal Hareketinin (MSI) gençlik kanadına katıldı.
Meloni, 19 yaşında aşırı sağ Ulusal İttifak (AN) için kampanya yürütürken Fransız televizyonuna söylediği "Mussolini'nin iyi bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum. O ne yaptıysa İtalya için yaptı." ifadeleriyle dikkati çekti.
Siyasetteki yükselişi devam eden ve 2006'da 29 yaşındayken AN'den girdiği Temsilciler Meclisinde Meclis Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Meloni, 2008 seçimlerinden sonra kurulan 4. Berlusconi hükümetinde Gençlik Bakanı olarak görev yaptı. 31 yaşında en genç bakan olan Meloni, 2011'de hükümet çökene dek bu görevde kaldı.
2012'de İtalya’nın Kardeşleri Partisini kuran Meloni, bu dönemden sonra genelde muhalefette kalarak oylarını kademeli olarak artırdı.
Meloni, 2013 seçimlerinde yüzde 2'lik oy alırken, bunu 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 3,70'e, 2018 seçimlerinde yüzde 4,30'a çıkardı. Bu seçimlerden sonra Meloni, söylemlerini "Tanrı, Hristiyanlık, vatanseverlik, aile" temaları üzerinden de sertleştirmeye başladı.
Özellikle ilk kez 2019’da söylediği ve tekrar ettiği "Ben Giorgia'yım, ben bir kadınım, ben bir anneyim, ben İtalyanım, ben Hristiyanım" sloganıyla iz bırakmış durumda olan Meloni, bu ve bunun gibi sert çıkışlarıyla hep tepki çekti, eleştiri yağmuruna tutuldu.
Meloni, sık sık İtalya'nın nüfusunun azalmasına ve doğum azlığı sıkıntısını gündeme getirirken, eşcinsellere ve cinsiyet kimliğine yönelik karşıt söylemleriyle de gündem oluyor.
Eleştirmenler, seçim kampanyasında Meloni'nin iki farklı kitleye hitap ettiğini, bir tarafta Ukrayna'yı ve NATO yanlısı sağlam yaklaşımını savunmak için verdiği desteği yenilemeye çabalayan uluslararası müttefiklere diğer yandan da kendi halkına göçmen ve LGBTQ karşıtlığını ele aldığını belirtiyor.
Dünkü genel seçimlerden birinci parti çıkan aşırı sağcı FdI lideri Meloni, kürtajın yasaklanmamasına ısrar etmesine rağmen her zaman uyuşturucu ve kürtaj karşıtı olmasıyla biliniyor.
Meloni, açıklamalarında, Avrupa Birliği'nden, kitlesel göçü, Kuzey Afrika'dan gelen tekneleri durdurmak için bir deniz ablukası istiyor, kürtaj ve "LGBT'ye" karşı sert ve mücadeleci tavır gösteriyor.
45 yaşındaki Meloni, Twitter hesabında İslam karşıtı mesajlarıyla da öne çıkıyor. Meloni, "Biz (muhafazakarlar) kimliklerimizle, neyi temsil ettiğimizle gurur duyuyoruz. Temsil ettiğimiz her şeyin saldırı altında olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bireysel özgürlüğümüz saldırı altında, haklarımız saldırı altında, milletlerimizin egemenliği saldırı altında. Ailelerimizin refahı saldırı altında, çocuklarımızın eğitimi saldırı altında." ifadelerini kullanıyor.
Hristiyan geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Meloni, Hristiyanların korunması konusunda da hassas. Meloni, bu hassasiyetini Twitter'daki profilinin yanına koyduğu Arapça "nun" harfiyle halen göstermeye de devam ediyor.
FdI liderinin, bu harfin Hristiyanları sembolize etmesi ve bunun da DEAŞ tarafından Hristiyanları belirlemek için ve zulmederken kullanıldığı için bir anlamda Hristiyanlara dayanışmasını göstermeye yönelik koyduğu belirtiliyor.
Meloni, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğine de karşı duruşunu gizlemiyor.
Almanya'nın aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) Genel Başkanı Frauke Petry, Polonya Başbakanı Beata Szydlo, Danimarka Meclis Başkanı Pia Kjaersgaard ile Norveç Ekonomi Bakanı ve Gelişim Partisinin Genel Başkanı Siv Jensen savundukları politikalarla sık sık gündeme geliyor.
LE PEN AİLESİ
Fransa siyasetinde aşırı sağcı görüşleriyle Ulusal Cephe lideri ve cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen ile Le Pen'in yeğeni Marion Marechal Le Pen ülke siyasetinde ön plana çıkıyor.
Ulusal Cephe'nin eski lideri ve 2007 cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10 oy alan Jean-Marie Le Pen'in yerine bu kez kızı Marine Le Pen, Fransa'da 23 Nisan ve 7 Mayıs'ta iki turlu yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak. Marine Le Pen'in ilk turu rahatlıkla geçeceği tahmin ediliyor. Le Pen'in partisi, 2015 yerel seçiminde de yüzde 27,7 oy almıştı.
Seçilmesi durumunda Fransa'nın ilk kadın cumhurbaşkanı olacak Le Pen, sert duruşu ve popülist söylemleriyle tanınıyor. Daha önce yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesi davalarına da bakan avukat Le Pen, AB ve göç karşıtı politika izliyor.
Seçilmesi durumunda İngiltere'nin Brexit olarak tanımlanan AB'den ayrılış sürecini Fransa'da da referanduma sunacağını açıklayan Le Pen, "Frexit" üzerinde duruyor.
İslam karşıtı açıklamalarıyla bilinen Le Pen'in seçim öncesinde söylemini yumuşattığı görünüyor. 2010 yılında Fransa'da dış mekanlarda namaz kılan Müslümanları Nazi işgalcilerine benzetmesi büyük tepki toplamıştı.
ALMANYA'DA PETRY
Almanya'daki Afd Partisinin AB yanlısı başkanı Bernd Lucke'nin 2015'te yerini alan Frauke Petry, İslam ve göçmen karşıtı söylemleriyle tanınıyor.
Petry, ülkeye yasal yollardan girmeyen mültecileri "Alman polisinin vurması gerektiğini" savunuyor.
Geçen yıl Petry'nin partisi "İslamiyet Almanya'nın bir parçası değildir" anlayışıyla yeni bir bildiri yayımlayarak, cami minarelerinin, ezanın ve başörtüsünün yasaklanması çağrısında bulunmuştu.
Almanya'da eylül ayında yapılan ve büyük bir çekişmeye sahne olan genel seçimde aşırı sağcı liderlerden Petry, Almanya için Alternatif partisi (AfD)'yi oy oranını %10,3'e yükselterek ülkenin beşinci partisi konumuna getirdi.
GÖÇMENLERE POLONYANIN KAPILARINI KAPATAN KADIN
Polonya'nın milliyetçi ve sağcı Adalet ve Hukuk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Beata Szydlo, ülkenin üçüncü kadın başbakanı. Başbakan Beata Szydlo, geçen yıl Brüksel'de gerçekleşen terör saldırıları sonrasında Polonya'nın mülteci kabul edemeyeceğini söyledi.
NORVEÇİN İSLAM VE GÖÇMEN KARŞITI "DEMİR LEYDİ"Sİ
Norveç'in İslam ve göçmen karşıtı İlerleme Partisinin 2006 yılından beri genel başkanı olan Siv Jensen, "Norveç'in Margaret Thatcher'ı", yani "demir leydisi" olarak tanımlanıyor.
Şu anda ülkenin koalisyon hükümetinde Maliye Bakanı olarak görev yapan Jensen, İslam karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor. Jensen, "Norveç sinsice İslamlaştırılma tehlikesiyle karşı karşıya" ifadeleri nedeniyle büyük tepki toplamıştı.
YILIN IRKÇISI DANİMARKA'NIN MECLİS BAŞKANI
Aşırı sağcı Danimarka Halk Partisinin 1995 ve 2002 yılları arasında liderliğini yapan Danimarka Meclisi Başkanı Pia Merete Kjaersgaard ise çok kültürlülük ve göçmen karşıtlığıyla tanınıyor.
Avrupa Birliğine karşı çıkan Kjaersgaard, Danimarka'nın egemenlik hakkını koruması gerektiğini belirterek, 2000 yılında avronun para birimi olarak kabul edilmesine ilişkin halk oylamasına güçlü bir "hayır" kampanyası yürütmüştü.
Kjaersgaard'ı "Gringo" adlı bir İsveç dergisi "Yılın Irkçısı" seçmişti.
(KAZETE.COM.TR- BBC-AA)