Yeni bir araştırmaya göre, beynin dört gün boyunca günde 20 dakika süreyle zayıf elektrik akımı ile uyarılması, yaşlanmayla birlikte gelen hafızadaki çalışma ve uzun süreli düşüşü tersine çeviriyor.
Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan araştırma, beyne normal sinirsel aktiviteyi taklit eden zayıf elektrik akımı verilmesinin ileri yaşlı, sağlıklı yetişkinlerde kısa vadede hafızayı güçlendirebileceğini ortaya koyuyor.
Araştırma kapsamında ileri yaşlı 150 kişiye, dört gün boyunca peş peşe boneye benzer şapka bir giydirildi ve beyinlerinin bazı bölümlerinin düşük dozda elektrik darbeleriyle uyarılması sağlandı.
Deneklere, yapılan 20 dakikalık seanslar (nöromodülasyon) sırasında, her biri 20 kelimeden oluşan beşer liste verildi ve bunları hatırlamaları istendi.
Bazılarında titreşimler, beynin kısa süreli hafızayla ilgili olduğu bilinen ve yeni öğrenilen bir telefon numarasının depolandığı bir bölgeye yönlendirildi.
Bu kişiler, yakın zamanda kendilerine söylenen kelimelerden kaç tanesini hatırladıklarını görmek için test edildi.
Diğerlerinde ise titreşim daha ileriye, anıların daha uzun süreli depolandığı bilinen bölgeye yönlendirildi.
Onlar açısından da test, bilmeseler de, eski kelimelerden kaçını hatırladıklarını görmekti.
Tedaviden sonra, katılımcıların neredeyse tamamı hafıza testlerinden ve daha önce yapılan kontrollerden daha iyi performans sergiledi.
Başlangıçta daha kötü puan alan denekler ise seansların sonunda en fazla iyileşmeyi gösteren kişiler oldu.
Beyin sinyallerini çeviren uygulama sayesinde felçli bir kişi iletişim kurmayı başardı
UYGULAMA BİR AY SONRA ETKİSİNİ GÖSTERİYOR
Boston Üniversitesi öncülüğünde yürütülen araştırmaya göre, beyni zayıf akımlı elektrik darbeleriyle uyarmanın hafızaya faydaları, testlerin bitmesinden bir ay sonra da devam etti.
Bulgular ve araştırma sonuçları her ne kadar henüz başlangıç aşamada olsa da, söz konusu teknolojinin uzun vadeli etkilerinin oldukça büyük olduğu belirtiliyor.
65 VE YUKARI YAŞDAKİ GÖNÜLLÜLER ÜZERİNDE DENENDİ
Boston Üniversitesi Psikolojik ve beyin bilimleri yardımcı doçenti Robert Reinhart, "Beynin hassas bölgelerine birbirinden farklı frekanslarda alternatif akım uygulayarak hafızayı kısa ya da uzun süreli olarak ayrı ayrı geliştirebildik." ifadesini kullandı.
Beyin bozukluklarından muzdarip insanlar için ilaçsız terapötikler geliştirmek amacıyla insan bilişini inceleyen Bilişsel ve Klinik Sinirbilim Laboratuvarı direktörü Reinhart, kendisine 2022 Bilim ve PINS Ödülünü kazandıran araştırmasıyla ilgili şunları söyledi:
"Laboratuvarımızdaki araştırmalar, sağlıklı yetişkin beynindeki görsel algı ve bilişin (örneğin, dikkat, çalışma belleği, yürütücü kontrol, öğrenme) doğasını, bu süreçlerin şizofreni gibi normal yaşlanma ve nöropsikiyatrik hastalıklarda nasıl parçalandığını ve sağlıklı insanlarda bilişi optimize etmek ve yetenekleri geri kazanmak için yeni müdahaleler geliştirmek için temel ve klinik bilimden elde edilen içgörüleri nasıl kullanabileceğimizi anlamaya çalışmaktadır. yaşlanma ve klinik popülasyonlar.
Laboratuvarımızda, bilişsel mekanizmaları büyük ölçekli beyin ağlarına odaklanan fizyolojik olarak ilham verici bir bakış açısıyla ve senkronize elektrofizyolojik ritimlerle nasıl etkileşime girdiklerini inceliyoruz. Yerel elektroensefalografik (EEG) ritimlerin fazına, frekansına ve gücüne ve ayrıca biliş sırasında çoklu zamansal ve uzamsal ölçekler arasında bilgiyi entegre eden esnek kortikal devreleri indekslemek için hipotezlendirilen çapraz frekans bağlantısı ve faz senkronizasyonu gibi çeşitli nöral kodlama şemalarına odaklanıyoruz. EEG ritimlerinin ölçümlerini ve bunların senkronizasyonunu, bu sinir sinyallerinin ve ağlarının uzamsal konumu hakkında akıl yürütmeyi geliştirmek için kaynak rekonstrüksiyon yöntemleriyle (örneğin, ışınlama şekillendirme) birleştiriyoruz.
Araştırmamızda kullandığımız korelasyonel bilişsel sinirbilim yöntemleri hızlı ilerleme ve hızlı hipotez testi sağlasa da, sinirsel aktivite üzerinde nedensel kontrol elde etmenin bilginin insan beyninde nasıl işlendiğini anlamanın en iyi yollarından biri olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla, araştırmamız transkraniyal doğru akım stimülasyonu (tDCS) ve transkraniyal alternatif akım stimülasyonu (tACS) gibi bctekniklerini kullanmaktadır. Noninvaziv nöromodülasyon konusundaki uzmanlığımız, beyin aktivitesi ve davranış arasında nedensel ilişkiler kurmamıza ve sağlıklı ve klinik popülasyonlarda zihinsel işlevleri artırmak için özelleştirilmiş stimülasyon protokolleri oluşturmamıza olanak tanır.
Son olarak, güçlü bir bilimsel yaklaşımın birden fazla yöntemden, analiz seviyesinden ve denek popülasyonlarından yakınsak kanıtların kullanılmasını içerdiğine inanıyoruz. Bu nedenle, davranışsal (örneğin, göz izleme, psikofizik), elektrofizyolojik ve noninvaziv nöromodülasyon teknikleri konusundaki uzmanlığa ek olarak, hesaplamalı modelleme ve nörogörüntüleme yöntemleri de kullanıyoruz ve klinik popülasyonlarımızı Alzheimer hastalığı, obsesif-kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu ve depresyonu içerecek şekilde genişletiyoruz.
Bilim çevrelerine göre bulgular, transkraniyal alternatif akım stimülasyonu ya da tACS olarak adlandırılan ve yaşlandıkça bozulma eğilimi gösteren zihinsel işlevlerin artırılması için potansiyel bir araç olarak en güçlü destek yöntemlerinden bazılarını sağlıyor.
Ancak tACS'nin potansiyel bir terapi haline gelebilmesi için hala birçok engelin bulunduğu belirtiliyor.
Analistlere göre güvenli olduğunu kanıtlamak, etkilerin ne kadar kalıcı olduğunu anlamak ve deneyde kullanılan yapay kelime hatırlama görevinin gerçek dünyada faydaya dönüşüp dönüşmediğini görmek için uzun süreli çalışmalar gerekecek. (KAZETE/ science.org)
