SİYASET

'CHP Erdoğan'a karşı kampanya yapmayacak'

'CHP Erdoğan’a karşı kampanya yapmayacak'

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine referanduma ilişkin yaptığı açıklamada,

"Biz (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’a karşı kampanya yapmayacağız.

Erdoğan’ın geldiği noktayı bugün herkes görüyor. AKP ülkeyi yönettiğinden beri,

neredeyse her alanda gerileme yaşadık" dedi.



 Almanya Başbakanı Angela Merkel'in

Türkiye ziyareti öncesi Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine konuşan veren CHP

Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandumda 'evet' çıkmasının Türkiye'de

demokrasinin sonu olacağını, Merkel'in perşembe günü yapacağı Türkiye

ziyaretinin, geçmişte olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendi

politikalarına destek verdiği şeklinde algılanacağını dile getirdi.



Kılıçdaroğlu'nun SZ gazetesinden Mike

Szymanski'ye verdiği mülakat şöyle:



Referandumu kazanırsa, Erdoğan'ın 'Yeni

Türkiye'si'nasıl olur?



Cumhurbaşkanı bütün vatandaşların

yaşamlarına derinden etki edecektir. Bizler baskıyı daha fazla hissedeceğiz.

Erdoğan kararnamelerle yönetecektir. Parlamento etkisizleşecek. Bir başka

deyişle: Olağanüstü hal olağan hale gelecektir.



Nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?



CHP olarak yalnız değiliz. Toplumdaki

herkese görev düşüyor: aydınlar, demokratlar, liberaller, muhafazakarlar,

dindarlar. Bu sistemin neye mal olacağını anlatmamız gerekiyor.

Vatandaşlarımızdan isteğimiz; önce düşünmeleri, sonra oy vermeleri.



Halkın yüzde 60 desteğini arkasına almış

bir kişiye karşı nasıl kampanya yapmayı düşünüyorsunuz?



Biz Erdoğan'a karşı kampanya

yapmayacağız. Erdoğan'ın geldiği noktayı bugün herkes görüyor. AKP ülkeyi

yönettiğinden beri, neredeyse her alanda gerileme yaşadık. Batı dünyasından

uzaklaştık ve içe kapandık. Erdoğan bu ülkeye daha ne yapabilir? Sorun

Erdoğan'dan daha büyük. Anayasa Erdoğan'dan sonra da yürürlükte kalacak ve bu

durumu yeniden düzeltmek zor olacak. Düzenleme geçecek olursa, bu Türkiye'de

demokrasinin sonu olacaktır.



Olağanüstü hal nisana kadar uzatıldı. Bu

şartlarda adil bir kampanya mümkün mü?



Hayır. AKP devletine karşı kampanya

yapmak zorundayız. Valiler, polis, jandarma hepsi AKP'ye çalışacaktır. AKP

devletin imkanlarını kullanıyor. Erdoğan medyanın yüzde 90'ını kontrol ediyor.

Günün her saati Erdoğan propagandası yapılıyor. Yargıyı kendi kontrolü altına

aldı. Eleştiri yapan, hapse girme korkusu yaşıyor. Biz şu anda korku ikliminde

yaşıyoruz.



O zaman referandum ne anlama geliyor?



Referandum, bir sistem değişikliğini

meşru hale getirmeyecektir. Hep tartışma olacaktır. Yürürlükte olan anayasamız

1980 askeri darbe sonrasında aynı şartlarda ortaya çıktı. Bugün hala

tartışılıyor.



Referandumun bir değeri yok mu?



Sonuçta hayır çıkacak bir referandum

demokrasiyi güçlendirecektir ve Erdoğan'a sınırlarını gösterecektir.

21.yüzyılda diktatörlere yer yok.



Peki ya evet çıkarsa?



Buna inanmıyorum.



Ya gerçekleşirse?



Biz bunu düşünmek istemiyoruz.



Siz Kürt yanlısı HDP ile birlikte

çalışmak istemiyorsunuz. Şayet Türkiye'de mesele bu denli önemliyse, niçin

herkes kendi mücadelesini veriyor?



Her partinin kendi taraftarlarına hitap

etme sitili, kendi dili vardır. Ancak mesaj aynı: Değişiklik Türkiye'de

demokrasiye hizmet etmiyor.



Hükümet HDP'yi  PKK'nın uzantısı olarak görüyor. İşbirliği

olursa terörle ilişkilendirilmekten mi endişe duyuyorsunuz?



Biz ne olursa olsun mücadelemizi

sürdüreceğiz. Kampanyayı partiler düzleminden çıkarmak istiyoruz. Bütün

partilerde değişikliğe karşı olanlar var, AKP içerisinde de. Hükümet hayır

diyecek olan herkesi terörle ilişkilendirmek istiyor. Hükümet Sözcüsü Numan

Kurtulmuş "Başkanlık gelirse, ülkede terör biter" tezini

dillendiriyor.



Başbakan Merkel perşembe günü Türkiye'ye

geliyor. Ziyareti tam da kampanyanın ortasında. Bu Erdoğan'ın işine yarar mı?



Onun (Erdoğan'ın) mesajı, Merkel'in

ziyaretinin kendi politikalarına destek anlamına geldiği yönünde olacaktır.

Merkel'in böyle bir maksadı olmasa da, o bunu kendi taraftarlarına böyle

sunacaktır.



Merkel 2015'de sığınmacı krizini kontrol

altına almak zorunda olduğunda, tam parlamento seçimleri sırasında İstanbul'a

geldi. Muhalefet öfkeliydi. Erdoğan bu durumu iyi kullandı.



Belki bu defa da geliş nedeni aynıdır:

Onu desteklemeye, Erdoğan'a yardıma geliyordur. Ziyareti o anlama gelmiyor mu?



Gelmese daha mı iyi olur?



Bu, ziyareti hangi amaçla yaptığına

bağlı. Bunu biz bilmiyoruz.



Muhalefet lideri olarak Merkel'den

beklentiniz ne?



Biz Türkiye'nin en kısa sürede Avrupa

Birliği'ne tam üye olmasını bekliyoruz. Merkel'in bu konuda mücadele vermesini

bekliyoruz. Yeni fasıllar açılmasını ve vize serbestisinin en kısa sürede

gerçekleşmesini istiyoruz.



Bu Merkel'in ziyaretini bu zor dönemde

haklı kılar mı?



Hayır. Bunu Berlin'de de açıklayabilir.

Bizim için sonuçta Erdoğan'ın desteği nereden aldığının bir anlamı yok. Bu

ister Merkel ister Putin ya da Trump olsun. Erdoğan yine bir nokta gelecek;

Bütün dünya bana karşı diyecek.



Merkel başkanlık sistemine tavır mı

almalı?



Bunu kendisi bilir. Belki, Türkiye'nin

demokratik standartlarını iyileştirmesi gerektiğini ve güçler ayrılığının en

önemli demokratik standart olduğunu söyleyebilir.



Hayalkırıklığı yaşıyor musunuz?



Merkel konusunda mı? Bu Merkel konusunda

yaşadığımız ilk hayalkırıklığı değil. Merkel Avrupa çapında en önemli aktör.

Ama hangi noktada olduğumuza bir bakın. Avrupa kendi değerlerine zarar veriyor

ve üyelik konusunda verdiği sözleri yerine getirmiyor.



Türkiye'de Avrupa isteği tamamen söndü

mü?



Hayır, sönmedi. Tam üyelik, Türkiye,

Avrupa ve Ortadoğu güvenliği açısından önemli.



Bu sadece akılla verilen bir karar mı,

yoksa gönülden de isteniyor mu?



Bazı durumlarda duyguların daha ağır

bastığı oldu. Sakin kafayla düşünüldüğünde herkes AB üyeliğinin ne kadar önemli

olduğunu anlıyor. Avrupa'da beş milyon Türk yaşıyor. Hiç kimse bu bağın

kopmasını istemiyor.



İlişki birbiri ardına ciddi testlerden

geçiyor. Yunanistan darbe girişimi sonrasında Türkiye'den kaçan askerleri iade

etmek istemiyor. Adil bir yarılama olmayacağı söyleniyor. Almanya'da da Türk

askerleri sığınma başvurusu yapmış durumda. Bunlarla ilgili ne yapılmalı?



Biz, darbeye karışmış olanların adil bir

yarılama ile cezalandırılmalarını istiyoruz. Bunun Türkiye'de gerçekleşmesi

gerek. Bunu bizim ülkemiz sağlamalı.



Şu anda Türkiye'de adil bir yargılamanın

mümkün olacağını düşünüyor musunuz?



Ben Türkiye'de adalet olduğunu

söylemedim. Türkiye, olağanüstü hal nedeniyle kendi imzaladığı uluslararası

hukuk standartlarına sınırlama getirdi. Hükümet kendisi bu yolla adil bir

yargılama olmayacağını söylüyor.

(Sputnik)