Cumhuriyet Türkiye’sinde Kadın Hakları konusunda ilkleri ve tekleri söylemek, yazmak yüreğimi acıtsa da varlıkları ile göneniyorum.
İlk olmanın hem gururu hem de sorumlulukları vardır.
Bunu yaşayanlardan daha iyi kimse bilemez. Empati yapmak isteyenler bile, sorumluluğu taşıyanların gölgesinde kalır.
Yıl, 1991 Muğla.
Haberlere düşen Cumhuriyet’in ilk kadın valisi anonsu beni nasıl sevindirmişti. Tanımadığım, adını ilk kez duyduğum Muğla’ya atanan Vali Lale Aytaman yüzlerce zihinlere o gün yazıldı…
Kadın Hakları savunucularının dilinden dökülen ‘Yaşasın!’ sözcüğü, Vali atayan siyasi iktidara bakışın önüne geçti.
Ege’de bir kadın vali meltemi ülkeye yayıldı. O kadın tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Eğitimli, donanımlı ve Cumhuriyet değerleriyle yetişmiş, eksikliklerini dünya ile buluşarak tamamlamıştı.
Siyasi bir ailede yaşama doğsa da herkesi kucaklayan bir öze sahipti. Ne siyasette iz bırakan akrabalarının ününe ne de başarılarının gölgesinde kalmaya niyeti yoktu. O bir Cumhuriyet kadını, çağdaş bir birey olarak yol haritasını çizdi ve yürüdü.
Ülkenin ilk kadın valisi olarak ezberleri bozmaya niyetliydi. Çünkü bütün gözler üstündeydi. Bu sorumlulukla dimdik yürüdü, kararlı adımlarla kısa sürede ses verdi. Onu oraya atayan siyasi irade, onun başarılarına tanık oldukça, nasıl isabetli bir adım attıklarını gördüler. Batı Karadeniz’in saçlarını savurduğu kadın; ‘Efeler diyarında’ bir Efe yürekli kadın ‘Vali Bey,’ sözünü zihinlerden sildi.
Bir diplomat eşi olarak dünya kentleri ile buluşmuş, kentli olmanın yaşama kattıklarını okuyarak, gezerek, yaşayarak içselleştirmiş bir yöneticiydi. Muğla’ya bir kadın eli değdi ve Muğla bu elle güzelleşmeye, seçilmeye başladı.
“Her gün masamdaki Kavaklıdere’den aldığım el emeği minik bakır vazoma bir çiçek koyardım.”
“İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl” başarıyla valilik yapan, Vali Hanım önüne barikat kurmak isteyenlerin barikatlarını gülümseyerek aştı.
Bir Cumhuriyet kadını olarak objektifini kadınlara çevirdi. Kadınlara bakışı çok netti. Yıllarca ülkesinde 5 Aralık 1934 yılında kadınlara tanınan ‘Seçme ve Seçilme Hakkı’ yeterince yaşama dönüştürülmemişti.
Ülkenin ilk kadın valisi kadınların ayakları üstünde durmalarını sağlamak için projeler hazırladı ve uygulamaya başladı. Muğla’da gündeme düşen üretici kadınların ürünleri dünya pazarlarında sergilenme çabası verdi. Kadınlardaki bu değişim ve dönüşüm örnek olmakla kalmayıp, kadınlar özgüvene kavuştular.
Ülkeyi yönetenler kadınlara bakınca; “Mustafa Kemal Atatürk size haklarınızı tepeden verdi diyerek bu hakkın; hakkını bile veremediler. Tek övündükleri “Biz bu hakkı birçok Avrupa ülkesinden önce verdik,” deyip durdular.
Ülkemizin parlamentosuna, belediye başkanlıklarına bakınca, ülkeyi yönetenlerin, siyasi liderlerin kadına bakışı öyle güzel yansıyor ki... Atatürk gibi kadınlarla çalışmayı içselleştirmiş liderlerle temsilde eşitlik sağlanır.
Lale Aytaman, “Seçme ve Seçilme Hakkı’nın 57. Yılında 47 yaşında Vali atanmıştı. Atanma bile bu kadar zorsa seçilme her zaman kutup yıldızımız olmalıdır. Görüyoruz ki; Cumhuriyet’in ilk il kadın Belediye Başkanı 1950 yılında Mersin’de seçilen Müfide İlhan’dır.
Geçen yıl 10 Kasım sabahı bir televizyon programında konuk Lale Aytaman, Cumhuriyet Devriminin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü öyle bir anlattık ki dinleyenler büyülendi. Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın, “Sınıfta mı kaldık,” sorusuna bir an duraksayarak, gönlü el vermedi ve “İkmale kaldık,” diyerek umudu tazeledi.
İşte Cumhuriyet’in lalesi böyle açar. O sabah kaç genç kızın rol modeli oldu. Onun engin birikimini, mücadelesini, kadınların örnek çınarı olmasını selamlıyorum. Nice Cumhuriyet Lalelerini selamlamak umuduyla…
* Yaşar Seyman/ Yazar, Sendikacı