Dedim olabilir!

Abone Ol

Duvar’dan Zehra Çelenk, voleybolcu Ebrar Karakurt üzerine bir yazı yazdı bu hafta. Yazı aslınsa uzunca süredir iletişimcilerin tartışmaya açtığı bir reklam ve reklamda yer alan bir kadın üzerine. Bu reklam daha da tartışma yaratacak gibi!

Bir şampuan reklamında belki de ilk kez, kısa pembe saçlarıyla bir kadın yer alıyor. Üstelik kendi cinsel yönelimini özgürce ifade ettiği için neredeyse linç edilmek istenen bir genç kadın.

Olimpiyatlarda ve Avrupa Şampiyonasında başarısını kanıtlamış Türkiye Kadın Voleybol Takımının önemli ismi olan Ebrar’ın oynadığı reklama yönelik eleştiriler toplumsal cinsiyete dayalı pek çok önyargı ve stereo tipleştirmelerin yaygınlığını göstermesi bakımından oldukça anlamlı. Hatta cinsiyete dayalı ayrımcı tutum ve söylemlerin sadece Siyasal İslamcılar tarafından değil, siyasal ve medya rantı peşinde koşan işbirlikçiler (çoğu kez erkekler ve kimi zaman da kadınlar) arasında da tartışma gündemine dâhil edilmekte.

Bu reklam, içinde yaşadığımız toplumun iyiden iyiye kutuplaştırılmaya çalışılan kadın veya erkek olmak ile ilgili keyfi ve önyargılı fikir, tutum ve algıların sorgulanması bakımından da ayrı bir önem taşıyor. Çünkü cinsiyete dayalı kalıp yargılar ve onlara dayanak oluşturan önyargıları aşmak, atomu parçalamaktan da zor olabiliyor pek çok kez. Ama bu kez sanki ibre tersine dönüyor gibi. Ne dersiniz?

Cesur olan Ebrar’ın reklamda oynaması mı? Yoksa oynatılması mı? Gelin birlikte sorgulayalım.

Medyanın gören gözü erkektir. Görülen de kadındır. Kadın görünür, erkekse bakar ve aynı zamanda kadın da kendine bu gözle bakar. Sosyal değerini bir arzu nesnesi olabilmesi, eril öznenin sahip olmak istediği estetik düzlemde bulur, bulması öğretilir kadınlara. Aslında reklamlar hedef kitleye yalnızca ürünü değil, aynı zamanda toplumsal değer ve yargıları da sunar. Reklamlarda kadınlar bu kalıp yargılara uygun şekilde resmedilirler. Bu nedenle kadın bedenin fiziksel özellikleri de zayıf ve narin sunulur. Saçları ise uzundur ve dalgalar savurmalıdır. Aslında cinsiyet farklılıklarına dayalı bu sterotipleştirme, yani erkeğin kısa saçına karşı kadının uzun ve bakımlı saçları olması beklenendir. Ebrar’ınki ise bunun aksi. Kısa havalı saçlar…

İkinci olarak klasik şampuan reklamlarının “sarışın, kumral ve kızıl saçlı” üçlü tiplemesinin dışında saç rengi pembe! Kendi saç rengini kendi seçen özgür bir kadın.

Üçüncü olarak o alımlı, güzel (neredeyse güzellik yarışmasından çıkmış) edalarına ve Zehra Çelenk’in belirttiği gibi “24 ayar gülümseyen kadın imgesi”nin yerine, o kendine güvenen, spordaki başarısını ispat etmiş, kendini işiyle kanıtlamış bir kadın gülümsemesiyle yapıyor.

Reklamın ana mottosu olan “Dedim olabilir” ifadesiyle de önyargıları yıkma cesaretini tüm gençlere ve bizlere veriyor.

Hatta Ebrar, biraz hınzırca reklamın sonunda; “Kendi yolumuzda biz hazırız, saçlar da hazır…” diyor.

Ya siz!