Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne imza attığı gerekçesiyle 4 gündür gözaltında olan 10 emekli amiralin gözaltı süresi 4 gün daha uzatılmıştı.
Gözaltı süresinin 4+4+4 şeklinde ilerlediği belirten Avukat Celal Ülgen, Birgüon'e yaptığı açıklamada, “Üçüncü dört günlük dilimi de kullanabilirler. Çünkü yaşları nedeniyle gözaltına alınmayan ifade vermeleri için çağırılan 4 emekli amiralin de ifadesi pazartesi günü alınacak. Bir günde hepsinin ifadelerini almak mümkün değil” demişti.
Avukat Celal Ülgen'in söylediği gibi; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın emekli amirallerin bildirisine ilişkin yürüttüğü soruşturmada emniyet işlemleri devam eden amiraller, gözaltı süresinin uzatılması talebiyle adliyeye sevk edildi.
Emekli amirallerin 'Montrö' bildirisi ile ilgili soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde gözaltında bulunan amirallerin gözaltı sürelerinin uzatılması için Sulh Ceza Hakimliği'nden talepte bulundu.
Bunun üzerine amiraller, polis tarafından Ankara Adliyesi'ne getirildi.
Amirallerin nöbetçi Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğine çıkarılmaları bekleniyor.
ÜLGEN'İN AÇIKLAMASI
Gözaltındaki amirallerin müvekkili ünlü hukukçu Ülgen, FETÖ’cülerin yargılanmaya başlandığı 2018 yılı temmuz ayında çıkan Terörle Mücadele Kanunu’nun geçici maddesine göre uzatıldığını belirtti. Söz konusu maddenin geçerliliği, 25 Temmuz 2022’de sona erecek.
Gözaltına alındığı tarihten itibaren delillerin toplanması ve işlemlerin başlanması gerektiğine dikkat çeken Ülgen, “Geçtiğimiz bu dört günde hiçbir iade alma girişeme olmamıştır. Bu şöyle bir çelişki yaratmaktadır. Elinizde yeterli delil bulunmuyorsa kuvvetli şüphe de bulunmamaktadır. O zaman neden gözaltı yapıldı. Elinizde delil var ise neden ifade alma işlemleri başlatılmadı?” diye sordu.
Ülgen, amirallerin imzaladığı bildiriye ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Bu duyuru tamamen yurtseverlik duygusu ile kaleme alınmış ve iki konuda ülkemizin yaşayacağı olası risklere işaret edilmiştir. ‘Aksi takdirde’ diye başlayan cümle bir tehdit ya da muhtıra değil tam tersine ulusça yaşayacağımız risk uyarısıdır. Bundan bir darbe çağrısı çıkarmak en azından Türkçe bilmemektir. Yani tarikatların TSK içinde zikir yapması idari soruşturmayı gerektirir ancak Emekli Amirallerin fikir beyan etmesi ise gözaltı gerektirir gibi bir absürtlüğü yaşıyoruz. Emekli askerler yurtsever ve Atatürkçü subaylardır. En önemli yönleri ülkemizin bağımsızlığından yana olmalarıdır. Bu nedenle Montrö konusunda Karadeniz ülkeleri ile yapılan işbirliğini bozacak ve bölgede çatışmayı gerektirecek olasılıklara peşinen karşı çıkmak gerektiği konusunda anti Amerikancı bir tavırları vardır. Bunun aksine bir imaj yaratmaya çalışmak ve onları Amerikancı askerler diye yaftalamak işin doğasına aykırıdır.”
EMEKLİ AMİRALLERİN BİLDİRİSİ
104 emekli amiral, Montrö tartışmaları ve ‘takkeli’ Tuğamiral Mehmet Sarı ile ilgili bildiri yayımlamıştı. Bildiride, “Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz” denilmişti. Saray ve AKP sözcüleri ise bildiriye tepki göstermişti.
Bildiride, Montrö'nün Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan bir anlaşma olduğu kaydedilerek şu ifadelere yer verilmişti:
“Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”
Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın fotoğrafı için ise şu görüşler dile getirilmişti:
“Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.” (Birgün)