Zaman nasıl da hızlı geçiyor
Birkaç gün önce Feminist dergisini çıkaran gruptan, benim gibi Bitez’de yaşayan Füsun bana geldi ve çok değerli bir armağan getirdi. İlk sayısı 8 Mart 1987’de yayınlanan Feminist dergisinin 25. yıldönümünde yayınlanan (çeyrek yüzyıl olmuş….) tüm sayıların tıpkıbasımı olan bir kitaptı bu. Üstüne üstlük İstanbul’daki kutlama toplantısına katılan eski yazarlar benim nüshamı tek tek imzalamışlardı.
Arka kapağına şöyle yazmışlar:
FEMİNİST,
1987-1990 Yılları Arasında İstanbul’da Yayınlandı,
Tüm Türkiye’de Dağıtıldı,
Bu Politik Tercihi Üstlenen İlk Dergi Oldu,
Çok Tepki Aldı,
Büyük İlgi Gördü…
İlk çıkışından itibaren, rengiyle (soluk eflatun), dizgisiyle (feministin “n”si ters dizilmişti…), karikatürleriyle, yazılarıyla, şakacı/kışkırtıcı tonuyla başka hiçbir yayına benzemeyen, çok sevdiğim bir dergi olmuştu.
Bugünden geriye bakıldığında çok kritik yıllarda yayınlanmış. Dayağa karşı yürüyüş, siyah eylem, 438. maddeye karşı eylemler, mor iğne kampanyası… Hepsi derginin yayınlandığı dönemin önemli eylemleri ve feministlerinin sözünün ilk kez etkili olmaya başladığı yıllar yaşanıyor. Örneğin Anayasa Mahkemesi, tepkiler ve eleştiriler karşısında 438. maddeyi iptal etmek zorunda kalıyor. Bütün bu olaylar yazarların “öznel” bakış açılarından değerlendiriliyor, aralarında polemikler oluşuyor, ama polemikçiler birbirlerine “sevgili…” diye hitap etmekten vazgeçmiyorlar. Çoğu eski soldan gelen bu genç kadınlar ne müthiş bir dönüşüm yaşamışlar!
Kitabı karıştırırken tamamen unuttuğum bir noktayı yeniden keşfettim. Ben onlardan en az yirmi yaş yaşlıydım. Birçok eylemde- dayağa karşı yürüyüş gibi- birlikte olmuştuk, ama ben kendimi daha çok “münferit” ve “liberal demokrat feminist” olarak tanımladığımdan, kendilerini “radikal” olarak tanımlayan feministlerin dergisine yazmam çok da anlamlı değildi. Gene de, hayretle gördüm ki, benim İnsan Hakları Derneği’nde yaptığım bir konuşmadan hayli geniş bir alıntı yayınlamışlar, bir de söyleşi yapmışlar benimle (kota konusunda).
Bütün bu geçmişi yeniden yaşamak, kitabı kucaklamak ve okşamak beni çok çok mutlu etti.
Feminizm tartışmalarının tarihini anlamak, kadın hareketinin hayati bir dönemine tanık olmak istiyorsanız, hiç kaçırmayın derim. Kadın Kültür İletişim Vakfı tarafından yayınlanan bu kitabı alın ve dostlarınıza da armağan edin…