Aslında Türkiye’de yaşanan vahşet de diyebilirdik. Benzer olaylar bu toplumda da her gün yaşanıyor, kısa süre önce de üstüste birkaç kez toplu tecavüz olayı yaşandı.
Bu yazıyı yazma gerekçem şu: Bu toplumda kadın örgütleri dışında kadın tecavüzlerine kimse gerekli tepkiyi göstermiyor. Ne demokratik sivil toplum örgütleri ne de bu gibi olaylarda kurban kadının haklarını korumakla yükümlü olan adalet mekanizması. İkisinin arasında kritik bir köprü rolü oynaması gereken barolar ve avukatlar da konuya kayıtsız. Barolara kayıtlı bir avuç kadın avukat dışında.
Geçtigimiz Aralık ayının 16’sında Hindistan’ın Delhi şehrinde, altı adam, bir otobüste, yani kamu alanında 23 yaşında bir hemşirelik öğrencisi kadına topluca tecavüz ediyorlar, ardından onu demir çubuklarla dövüyor ve yol kenarına atıyorlar. Olay orada kalabilirdi. Ama kalmıyor, genç kadının yardımına koşanlar oluyor, hastaneye kaldırılıyor, yaraları çok ağır olduğu için, Singapur’daki uzman bir hastaneye kaldırılıyor ve 29 Aralık tarihinde orada ölüyor.
Buraya kadar da herşey bize göre bildik.
Bildik olmayan şu: Bu toplu tecavüz vahşetinin ortaya cıktığı günden beri Hindistan kaynıyor. Delhi’de hergün gösteriler yapıldı. Başbakan sorumluluklarını üstlenmek zorunda kaldı. Tecavüze uğrayan kadınları korumak için devletin üstüne düşeni yapmak zorunda olduğunu açıkladı. Ama halkın öfkesi dinmedi.
Önümüzdeki günler ve haftalarda Delhi başta, birçok şehirde gösteriler sürecek, hatta sert biçimler alabilecek.
Unutmayalım, Hindistan dünyanın en büyük (kalabalık) demokrasisi. Büyük ekonomik ve sosyal sorunları var, ama çözüm yolları eski sömürgeci İngiltere’nin Hindistan’a tek hediyesi olan demokrasi çerçevesinde aranıp bulunuyor. Halkoyu tepkisi de bu mirasın bir parçası.
Adı hiç açıklanmayan tecavüz kurbanına Türkiye’den bir dayanışma mesaji gönderiyor, Hintlilerin bu vahim olayların çözümünde bize yol göstermesini umuyorum.
Türkiye’ye tecavüzün toplumca kınandığı bir 2013 diliyorum.