31 Mart yerel seçimlerinin Türkiye için iki açıdan önemi vardı. AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı seçimden önce yaptığı konuşmalarda, seçimlerde
'devletin bekasının' ve böylece kendi iktidarının söz konusu olduğunu öne sürmüştü. Erdoğan'a göre; seçimler
bir yerde hala tartışılan cumhurbaşkanlığı sistemi ve kendi cumhurbaşkanlığı
için bir halk oylaması anlamı taşıyordu.
Öte yandan ise Türkiye’de tüm ülkeyi
kapsayan siyasi değişimlerin sinyalini yaklaşık çeyrek asırdır yerel seçim
sonuçları belirliyor. AKP şu anki hali ile yolun sonuna gelmiştir. Bizzat
Erdoğan bir kez daha başarıları
kanıksamış partisindeki 'yorgunluk'tan şikayetçiydi. Nitekim bu yorgunluk,
seçimlere de damgasını vurdu. Erdoğan'ın tek başına ilden ile, alandan alana
koşuşturması, beka söylemleri ne partisine ne de adaylara bir dinamizm kazandıramadı.
25 yıl elinde tuttuğu başkenti de, Türkiye'deki ekonominin motoru dünya kenti
İstanbul'u da kaybetti.
"Son dönemde batı medyası soruyordu:
İslami bir iktidar sandıklar açıldıktan sonra olaysız-kavgasız koltuğunu bırakacak mı?" diye.
Tam da bugünün sorusu!
İşin bu noktasında Erdoğan durur mu?
Toplumu bölen ayrışmacı tutuma karşı halkın sandıktaki demokratik direnişine karşı gerilim
politikalarına başvurur mu?
25 yıldır kandırılmaya, horlanmaya
kısacası çaresizliğe öyle alıştırılmışız ki; üzerimizdeki korkuyu, seçimin
sonucuna rağmen atamıyoruz. Ya sandıkları kaçırırlarsa, ya oyları devşirirlerse
ya haksız yere kendi kazandıklarını ilan ederlerse, diye İstanbul için endişeler
hala sürüyor.
Oysa Ekrem İmamoğlu süreci ne kadar iyi
yönetti, ne kadar özgüvenli bir tavır sergiledi.
İnandı, çalıştı ve kazandı! Daha da ötesi şimdiye dek
hiçbirimizin alışık olmadığı, sandıktaki oylarına sahip çıktı.
İşte işin püf noktası burada! Şimdiye
kadar yapmak isteyip de bir türlü beceremediğimiz olay; oylarımıza sahip çıkmak!
Bu yüzden Muharrem İnce'nin
Cumhurbaşkanlığı adaylığı, 2014 seçiminde Mansur Yavaş'ın Ankara Büyükşehir adaylığı sandıktaki oylara sahip
çıkamadığımız için hüsranla sonuçlanmadı mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlığının yanısıra, siyasi mücadelenin cesaretle, özgüvenle ve
kararlılıkla her şeyden önemlisi kırıp dökmeden nasıl verildiğini cümle aleme
göstererek demokrasi mücadelesinin en güzel örneğini verdi ve Türkiye halkına
en büyük katkıyı sundu.
Şimdi batı medyasının sorusuna ben yanıt
vereyim:
İslami bir İktidar sandıklar açıldıktan
sonra kaybettiğini anlayınca, karşısında bir güç/direnç görmezse olay-kavga çıkararak
koltuğunu bırakmaz. Şimdiye kadar yaşadığımız tablo buydu. Ancak bu seçim
sonucunda başta CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun tavrı gibi toplumunda göstereceği demokratik
direnç , umutsuzlukları geride bırakarak İslami iktidarın çabalarını boşa
çıkaracaktır.