İzmir Adliyesi protokol kapısı girişinde yapılan törene İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, İzmir Adli Yargı Komisyon Başkanı İbrahim Korkmaz, İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın, hakim, savcı ve avukatlar katıldı.
Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel " Biz istiyoruz ki, yarın bu adliyenin çatısı altına giren her yurttaş, buradan adaletli bir kararla çıkabileceğinin farkında olsun. O yüzden yargının diğer kurucu unsurlarına, sevgili hakimlerimize, sevgili savcılarımıza sesleniyorum: Bu ülkeyi demokratik, bu ülkeyi laik, bu ülkeyi hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz." dedi.
Hakimleri, savcıları ve avukatlardan oluşan adaletin ancak bütün parçaları ile sağlanabileceğini kaydeden İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, bu sacayağından herhangi bir bileşenin eksilmesi halinde adaletin gerçekleşmeyeceği, yurttaşların adalete olan inancının sarsılacağı ve beklentilerinin karşılanmayacağını belirtti.
"BAĞIMSIZ YARGI OLMADAN ADALET SAĞLANAMAZ"
Konuşmasında tarihe not düşmek için bazı hatırlatmalar yapan Av. Özkan Yücel, şunları söyledi:
Yeni bir adli yıla başlıyoruz. Bu yeni adli yılda, 2019’un Tehlike Altındaki Avukatlar Günü'nün, ülkemizdeki avukatlara ithaf edildiği bir mesleğin temsilcisi olarak karşınızdayım. Bize son dönemlerde "Nasılsınız" diye sorduklarında, cevabımız “Tehlike altındayız” oluyor. Önce avukatların tehlike altında olma durumunu sona erdirmek lazım. Çünkü avukatlar olmadan, bağımsız yargı olmadan, adaletin sağlanabilmesi mümkün değil.
Ama yalnızca kendimiz için burada değiliz elbette. Mesela sokaktaki vatandaşın hakları için buradayız, seçim sandıklarında hakları gasp edilenler için, verdikleri oy sandığa yansımadığında, oyları karşılığını bulmadığı için mücadele eden insanların sesiyiz. 10 Ekim’de katledilen barış savunucularının sesiyiz. Soma’da yerin yüzlerce metre altında yakılan işçilerin sesiyiz. İş cinayetlerine kurban edilenlerin sesiyiz. Kadın sığınma evlerinde sekiz binden fazla kadının bulunduğu bir ülkede, her gün sokakta katledilen kadınların, ölmek istemiyorum diyerek çığlık atan kadınların sesiyiz. Ayşe Paşalı’nın, Şule Çet’in, Münevver Karabulut’un, Özgecan’ın, Emine Bulut’un ve isimsiz binlerce kadının...
İstismara uğrayan çocukların sesiyiz. Onların haklarını korumak için buradayız. Aladağ’da yakılan çocukların sesiyiz aynı zamanda. Çünkü bütün yurttaşların aslında adaletten alacakları var. Bu sacayağının bir parçası olarak bizler, gerçekleri söylemekte, sonuna kadar gerçeğin ardına düşmekte kararlıyız. Avukatlar olarak bunu yapacağız. Ama şunun da farkındayız; yargıçlarımız ve savcılarımız olmadan, hep birlikte mücadele etmeden, önce kendimizi özgürleştirmeden, başkalarını özgürleştirebilmemiz mümkün değil."
Yeni bir adli yıl başlarken yarın bu adliyenin çatısı altına giren her yurttaşın buradan adaletli bir kararla çıkabileceğinin farkında olmasını istediklerini vurgulayan İzmir Baro Başkanı Yücel, yargının diğer kurucu unsurları olan hakim ve savcılara seslenerek şöyle konuştu:
"Bu ülkeyi demokratik, bu ülkeyi laik, bu ülkeyi hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz. Bunu en baştan, biz başarabiliriz. Çünkü keyfilikleri, hukuk dışında denetleyebilecek bir başka mekanizmaya sahip değiliz. Bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz, yapacağız. İnanıyorum. Yeni bir adli yıl başlıyor. Dün yaşadıklarımızdan daha az sorunla karşı karşıya değiliz. Biz istiyoruz ki, yarın bu adliyenin çatısı altına giren her yurttaş, buradan adaletli bir kararla çıkabileceğinin farkında olsun. O yüzden yargının diğer kurucu unsurlarına, sevgili hakimlerimize, sevgili savcılarımıza sesleniyorum: Bu ülkeyi demokratik, bu ülkeyi laik, bu ülkeyi hukuka ve insan haklarına saygılı bir ülke haline getirebiliriz. Bunu en baştan, biz başarabiliriz. Çünkü keyfilikleri, hukuk dışında denetleyebilecek bir başka mekanizmaya sahip değiliz. Bunu başarabiliriz, bunu yapabiliriz, yapacağız. İnanıyorum." (Kazete Haber Merkezi)