Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kadına yönelik şiddeti önlemenin hükmetin önceliği olduğunu belirterek,  "Nafaka, Adalet Bakanlığının uzun zamandır gündeminde olan bir konu. 1988 yılına kadar Türkiye’de nafaka süreliydi. Ancak daha sonra 1988 yılında Medeni Kanun’da yapılan bir değişiklikle nafakanın süresiz talep edileceği kanuna kondu. Çözüm için biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Görevlerinde bağımsız ve tarafsız olan hakimlerin, kararlarını anayasaya, kanuna, hukuka bağlı vicdani kanaatle verdiğini belirten Bakan Bozdağ, dosyaya ve delile bakıldığını anlattı.

Süresiz nafakanın uzun zamandır Adalet Bakanlığının gündeminde olduğunu belirten Bakan Bozdağ, nafaka ile ilgili çalışmaların yapıldığı ancak bu sorunun çözülmesinin öncelikli adımlardan olmadığını belirtti.

Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından yargıda ihraçların gerçekleştiğini hatırlatan Bozdağ, FETÖ'nün işgali nedeniyle yargının ve Türk milletinin büyük bedel ödediğini kaydetti. Hakim ve savcı yardımcılığında 3 yıl sürenin öngörüldüğünü de anlatan Bakan Bozdağ, konunun Mayıs ayında mecliste görüşülmesini beklediğini ifade etti.

Bakan Bozdağ, stokçulukla ilgili yeni çalışma yapılıp yapılmayacağıyla ilgili soru üzerine, konuya ilişkin kanundaki ilgili maddeleri paylaşarak şöyle konuştu:
"Normalde bu cezaların artması lazım. Bizim yeni çalışmamızda bu cezaları artıran bir adım atacağız. Hem yalan yanlış haberlerle piyasada fiyatların artmasına, daha yüksek fiyatla malların ve hizmetlerin satılmasına neden olan kişilerle ilgili, hem de bile isteye stokçuluk yapanlarla ilgili cezayı artıracağız.”

Bozdağ, ikinci kez Adalet Bakanı olması dolayısıyla yeni dönemde yapmayı hedeflediği çalışmalara yönelik soru üzerine, bunları yargıya güvenin artırılması, yargıda memnuniyet endekslerinin Türkiye lehine değiştirilmesi, adaletin vaktinde tecelli etmesi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ve pek çok teröristin Türkiye'ye iadesi olarak sıraladı.

Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

Türkiye ile BAE, aile birliğine yönelik saldırılara karşı ortak mücadele edecek Türkiye ile BAE, aile birliğine yönelik saldırılara karşı ortak mücadele edecek

NAFAKA SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ZAMANA İHTİYAÇ VAR

Nafaka Adalet Bakanlığının uzun zamandır gündeminde olan bir konu. 1988 yılına kadar Türkiye’de nafaka süreliydi. Ancak daha sonra 1988 yılında Medeni Kanun’da yapılan bir değişiklikle nafakanın süresiz talep edileceği kanuna kondu. Daha sonra Yargıtay uygulamalarında “süresiz talep edilir” ifadesinin hakimin takdir hakkını ortadan kaldırdı, dolayısıyla nafakanın süresiz hükmedilmesi gerektiğine hükmetti ve yerleşik istikrar kazanan bir içtihat oluşturdu.

Demokratik sosyal devletin yapması gereken bir şey olarak Anayasa Mahkemesi daha sonra bunu değerlendirir. Çünkü bu süresiz talep edilir kısmını Anayasaya aykırı görerek Anayasa Mahkemesine de götürüldü ve Anayasa Mahkemesi burada da bunun Anayasaya uygun olmadığına, sosyal devletin yapması gereken gereklerden birisi olarak değerlendirdiğini ifade etti. Dolayısıyla açılan davayı reddetti. Şimdi bazı avukatlar, hukukçular efendim “Yargıtay isterse kanun değişikliğine gerek yok, süreli nafakaya hükmedebilir” diyor. Böyle bir şey yok, kanun açık. Çünkü biz nafakayı süreli iken süresiz istenebilir hale getirdik. Eğer böyle bir şey olsa kanun koyucu niye süresiz istenebilir desin. Bir defa burada Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihadı ortada, yasa ortada, yasanın gerekçesi ortada ve nihayetinde Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği karar ortada. Bütün bunlar varken efendim içtihat değişikliği ile süresiz nafaka süreli hale dönebilir demek ya bunlardan haberi olmamaktır.

Türkiye’de boşanma davalarına baktığımız zaman yaklaşık 2021 yılında 279 bin 700 küsur boşanma davası açılmış. Bunun yaklaşık 180 bini boşanmış. Bunların arasında 30 bin civarında davada nafakaya hükmedildiğini görüyoruz. Dikkat ederseniz 180 bin boşanma var ama hükmedilen nafaka 30 bin.

O yüzden Bakanlığımızın şu anda yaptığı hazırlıklar içerisinde bir yandan sosyal devlet ilkesini gözetmemiz lazım, öte yandan toplumda yaşanana bu sorunun büyüklüğünü ölçmemiz lazım, öte yandan talebin yoğunluğunu ve bu talebin her iki tarafından doğuran hak ve menfaatleri ve zararları hesap etmemiz lazım. Bütün bunları geniş bir çerçevede değerlendiriyoruz." (AA)