Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ihtiyacı olan insansız hava aracı Bayraktar projesini yürüten iÖzdemir Bayraktar'ın elektronik Mühendisi Selçuk Bayraktar ile 2016 Mayıs'ın da evlenerek Bayraktar soyadını alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan kadın erkek eşitliğine ve toplumda kadının güçlenmesine referans olarak İslam dinini gösterdi.
Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) Genel Başkan Yardımcısı olarak geçtiğimiz günlerde derneğin Bayburt Temsilciliğinin açılış törenine katılan Sümeyye Erdoğan bayraktar, açılış töreninde yaptığı konuşmada, KADEM'in Anadolu'nun dört bir yanına açtığı temsilciliklerle ülkenin ortak birikiminden bir sinerji yakalamaya çalıştığını kaydetti.
Bayraktar, kadına ve aile birliğine yönelik tehditler, kadınların yaşadığı mağduriyetler,
kadın cinayetleri, fiziksel ve psikolojik şiddet, istismar, kamusal alanda karşılaşılan
ayrımcılık gibi konuların KADEM’ in üzerinde çalıştığı temel odak noktaları olduğuna işaret ederek derneklerinin bugüne
kadar genel merkez ve temsilcilikler eliyle gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerde
bu konularda farkındalık oluşturduğunu kadına destek olduğunu söyledi.
"REFERANSIMIZ DİNİMİZDİR"
KADEM'in 2013 yılında kurulan ve 5 yıl gibi sürede büyük bir aileye dönüştüğünü kaydeden Sümeyye Erdoğan Bayraktar, konuşmasında kadın sorununa da değinerek şunları söyledi:
Kadın meselesi yüzyıllardır konuşulan, tartışılan bir konu. Bütün
ideolojiler kendince bir rol biçti kadınlara.
Doğrusu şunu net biçimde söylemek isterim ki; kadınla erkeğin toplumu nasıl
şekillendireceği, hangi rolleri alacağı konusunda temel referansımız dinimiz
olduğu için bizim aklımız ve gönlümüz rahat. Çünkü hiçbir kanun koyucunun,
hiçbir akademisyenin veya kadın hakları savunucusunun bize Allahu Teala kadar
adil davranamayacağını iyi biliyoruz.
Çünkü, insanlık tarihi ve güncel şartlar bize göstermiştir ki; günümüzde
uygulanan hiçbir düzen veya sistem, aynı zamanda hem toplumun külli refahını
hem de kadının onurunu koruyabilmiş değil. Kimi sistemler kadını aile ve
topluma ezdiriyor, kimi sistemler ise, kadını güçlendirmenin aile ve toplumu
zayıflatmakla olacağını sanıyor.
Halbuki inancımızı anlayabilsek ve yaşayabilsek hem kadının hem ailenin aynı
zamanda güçlü olabildiğini görürüz. Ve ancak ikisi de güçlü olursa toplumsal
refahtan ve kalkınmadan bahsedebiliriz.
İnancımıza uygun, kültürümüze saygılı ve gerçek bir demokratik düzen ile
yaşayabildiğimiz zaman hem kadını hakettiği onurlu konuma getirmiş, hem de aile
ve toplumu güçlendirmiş olacağız.
DİNLE UYUŞMAYAN GELENEKSEL KODLARA KARŞI MÜCADELE SÖZÜ
Bu mümkün. Biliyorum kolay değil, ama mümkün! Önce kapitalizmin,
bireyselleşmenin, tabu haline getirilmiş modernitenin ve diğer yanda da dinle
uyuşmayan geleneksel kodların insanlığa verdiği zararı görüp bunlara mücadele
etmek durumundayız. Bu düzene mahkum olmadığımızı görüp, alternatif bir düzeni
küllerinden diriltip yeniden inşa etmek durumundayız.
Güncel olarak kadın etrafında yaşanan tartışmaların tamamına yakını aslında
yukarıda saydığım modernite ve yanlış geleneklerden kaynaklı tartışmalar. Bizim
tartışmalarımız değil. Doğru tartışmalar için de paradigmamızı değiştirmemiz
şart. Kaynaklarımızı iyi araştırmamız elzem.
"DİNİMİZ KADIN ÇALIŞSIN VEYA ÇALIŞMASIN DEMEMİŞ"
“Mesela kadının çalışması Peygamber Efendimiz çağında sorun değilken,
büyükannelerimizin tarlada aileleriyle beraber çalıştığı günlerde sorun değilken
şimdi niye sorun hiç düşündünüz mü? Nihayetinde dinimiz kadın çalışsın veya çalışmasın
dememiş.
O zaman kadınların çalışması aileyi bozmuyordu, şimdi mi bozuyor?
Ailelerdeki bozulmanın birden çok sebebi olduğunu, asıl sebeplerin başka şeyler
olduğunu görmek çok mu zor? “
"ZİHİN TEMBELLİĞİNDEN KURTULALIM"
Modern çağ ilk başta babayı, sonra anneyi, sonra da çocuğu para, makam,
kariyer, sosyal medya ve daha birçok ayartıcı ile ailesinden koparıyorken, anne
çalışmayınca tüm bu sorunların ortaya çıkmayacağını sanmak gerçekçi mi?
Zihin tembelliğinden sıyrılarak bu soruların doğru cevaplarını bulmalıyız."
"BOŞANMA, EKONOMİK DURUM VE SADAKATSİZLİK"
KADEM Genel Başkan yardımcısı Erdoğan, konuşmasında boşanma ve sadakatsizlik konularına da değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Boşanma nedenleri arasında istatistikler ekonomik durum, sadakatsizlik,
şiddet gibi unsurları gösterirken bu unsurları ele almak yerine boşanma
nedenleri arasında yer dahi bulmayan kadının çalışması konusu ile bu kadar uğraşmak
mantıklı mı?
Değişen, kadının toplumsal hayata katılımı değil, değişen hayat şartlarımız,
mekanlarımız, kimlerle yaşadığımız, önceliklerimiz, hassasiyetlerimiz…
Annelerimiz tarlada da çalışıyordu, ama o zaman çocuklar da ya annelerine yardım
ediyordu, ya da akrabanın komşunun bahçesinde arkadaşlarıyla vaktini
geçiriyordu ve anne babasının içi rahattı. Çalışmayan annelerimiz için de durum
benzerdi. Anne çalışmasa bile kendisi de çocukları da 4 duvar arasında bir
başlarına değillerdi, geniş aileleri, komşuları ile mahallede ortak bir hayat
sürüyorlardı. Anne de çocuklar da temel ihtiyaçlarını ve sosyalleşmelerini daha
sağlıklı ve güvenli bir şekilde sağlıyorlardı.
Ne zamanki hayat şartları değişip
insanları çekirdek aileler olarak birbirinden kopardı, çocuğun bakımı da
annenin toplumsal hayata katılımı da zorlaştırıldı. Bu zorluğu aşmak için yapılması
gereken belki büyük aile ve mahalle hayatına geri dönmekti, o zaman kadın çalışsa
da çalışmasa da çok bir şey farketmeyecekti. Fakat modernite çözümün kadının
çocuk yapmamasında olduğunu dayattı bize. Bunu asla kabul etmeyecek olan bir
kesim o zaman kadın çalışmasın demeye başladı. Halbuki asıl sorun o değildi.
Paradigma değişikliği gerekli derken yaşadıklarımızın sebep ve sonuçlarını
doğru anlamaktan bahsediyorum. Sorunlarımızın gerçek kaynağını bulmaktan…
Zihniyetlerimizi bu yönde değiştirmekten…
"KADEM, KADINDA ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNÜ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR"
İşte biz KADEM olarak bu zihniyet dönüşümünü sağlamaya çalışıyor, kadının,
ailenin ve en temelde insanın onurlu bir hayat için ihtiyaç duyduğu şartların
tesisi için politikalar üzerinde çalışıyoruz.
Bir zihniyet inşası ve bu yeni düşünce yapısının bir sisteme dönüşmesi
ancak birlikte yapabileceğimiz bir iş. Dünyanın bütün alanlardaki değişimini
göz ardı etmeden, tarihimizden, inançlarımızdan aldığımız referanslarla insan
onuru ve huzurunu merkeze alan bir gelecek adına katkılarınızı bekliyoruz." (KAZETE HABER MERKEZİ- foto: kadem.org.tr)