Kadın sorunlarına, kadına yönelik şiddete, çocuk istismarcılarına ve tecavüzcülerine yaklaşımları nedeniyle taa ilk bakanlığından beri kadın örgütlerinin kara listesinde yer alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gerek kadın cinayetlerinin raporlanması gerekse şüpheli kadın ölümleriyle ilgili devlet kurumlarından daha ciddi çalışma yürüten ve bu cinayetlerin önüne geçilmesi için son derece etkin mücadele veren Kadın Cinayelerini Durduracağız Platformu (KCDP) Derneği'nin kapatılması davasıyla ilgili tek bir kelime bile etmedi.
Edemez, çünkü bu iktidarın hamurunda var. Benimsediği muhafazakar, siyasal islam anlayışına göre kadını; erkeğin kulu, kölesi, iyi bir eş, çocuğuna iyi bir anne olduğu, aile büyüklerine saygıda kusur etmediği sürece seviyor.
Bu çemberin dışına çıkan, aile içinde yaşadığı baskı ve zulme isyan eden her kadını düşman gibi gören bu anlayış, İstanbul Sözleşmesi'ni nasıl yok ettiyse, kadın hakları mücadelesinde öne çıkan; hele hele kadını evli, bekar, başı örtülü, açık ya da cinsel tercihinden dolayı sorgulamayan ve onu birey olarak gören, her türlü şiddete karşı koruyan, destek olan kadın örgütlerini sindirmek için her yolu mübah sayıyor.
Ergenekon ve benzeri davalarda görüldüğü gibi aslı astarı olmayan savlarla hak eşitlik mücadelesi veren kadınları ve örgütlerini, hakimini, savcısını kendisinin belirlediği yargı önüne çıkarıp cezalandırma, kapatma yoluna gidiyor.
Bunun son örneği Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'dur. Bu dernek hakkında tamamen düzmece, hukuksuz ve hiçbir dayanağı olmayan iddialarla "kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" suçlaması ile fesih davası açılmasıdır.
12 yıl önce öldürülen, ancak mahkemelerce alelade dosyaları kapatılan kadınların yakınları ile birlikte kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği 12 yıl boyunca bu topraklarda “kadın cinayeti” kavramını işledi. Şüpheli kadın ölümlerinde gerçekleri açığa çıkardı. Tüm kadınlarla yasaların, yönetmeliklerin yapılmasının ve uygulanmasının peşine düştü. Her ay yayınladıkları verilerle kadına şiddetin, kadın katliamlarının geldiği noktayı gözler önüne serdi. Kadınlar, İktidarın ve muhalefetin yapamadığını yaptılar.
Sorarım; İçişleri Bakanlığı'nın, Adalet Bakanlığı'nın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın elinde, CHP'nin HDP'nin İYİ Parti'nin ve diğer partilerin çalışmalarında özenle hazırlanmış, kaç rapor var acaba?
Her 8 Mart'larda, 25 Kasımlarda, hak ve özgürleri için sokağa çıkan, “Asla yalnız yürümeyeceğiz" diye haykırmak için alanları dolduran kadınları, kolluk kuvvetleri aracılığıyla cop kullanarak dağıtan, yerlerde sürükleyen bu zihniyet hangi yasayı çıkarırsa çıkarsın; değil beş bin kamu görevlisine, milyonlarca erkeğe göstermelik eğitimler vererek "kadına şiddeti önlüyoruz" desin artık kadınları kandıramazlar, daha fazla aldatamazlar.
KCDP Derneği'nin kapatılmasına karşı çıkmak; kadınların yaşam mücadelesinden, eşitlik ve özgürlük mücadelesinden ayrı değil. Kadınlar susturulamaz. Kadınların mücadelesi durdurulamaz.
Artık kadınlar; bu iktidarın öteden beri kimlere hizmet ettiğini çok iyi biliyor. Nasıl ülkeyi giderek yoksullaştırdığını, yoksulluk arttıkça yıllardır vakıflar, tarikatlar, sosyal yardımlarla elinde tutmaya çalıştığı kitlenin elinden kayıp gitmekte olduğunu görüyor.
Artık hak savunucusu dernekleri, partileri kapatmaya çalışmak da onları kurtaramayacak.
Yeterki, kadını ve erkeğiyle demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını savunanlar birlik ve bütünlüklerini bozmasın.