Kadınların annelik kariyeri

 

Abone Ol

 


 


Sayın Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, 2015 yılının ilk gününde yeni yılın ilk bebeğini ziyaret etti ve siyasal iktidarın diğer pek çok vekili gibi kadınlara ne yapacaklarını söyledi.  “Annelik en büyük kariyerdir” dedi. Sonra da gelen tepkiler üzerine “Bakanlık da, vekillik de hikâye ama ben iyi bir babaysam, işte en büyük kariyer bu” diye konuştu. 


 


O zaman yaklaşan Haziran genel seçimlerinde partisinden bu sefer erkek siyasetçilere en büyük kariyer olan babalık mesleğine geri dönmelerini tavsiye edebiliriz. Siyasetin alanını da kadınlara bırakmalarını isteyebiliriz.


 


Hele AKP’de siyaset yapmayı 3 seferle sınırlayan kuralı olduğunu düşünürsek, siyaseti meslek/kariyer haline getiren erkek politikacıların büyük çoğunluğunun evlerine dönmelerini ve en büyük kariyerleri olan babalıklarını tamamlama şansı vermeliyiz.  Böylece siyasetin ve kamusalın alanı da kadınlara kalabilir. Ne de olsa vekillik, hatta bakanlık da hikâye! Muhafazakar sağ bunu anladıysa ne mutlu bize. Hele uzun yıllar kadından, son iki yıldır da aileden sorumlu bakanın sadece kadın olduğu düşünüldüğünde, artık bakanlıklar da kadınlara kalır.  O zaman erkekler de kadınlardan adalet isteyenler mi olacaklar? 


 


Ailede olduğu gibi kamusal alanda da muhafazakâr ve hiyerarşiye dayanan toplumsal değer sistemi ve ataerkil toplumsal yapı, özünde cinsiyetler hiyerarşisine dayanmakta. Kadınları evde ve kamusal alanda annelikle sınırlayarak koruyucu ataerkliği pekiştirmekte. Erkekler ise, evde otoriteyi ve aileyi temsil eden baba olarak tanımlanırken, kamusal alanda yeri olmayan babalıktan farklı olarak, onlara çeşitli kariyer olanak ve seçenekleri sunulmakta ya da en azından sınırlandırılmamakta. 


 


Ne güzel artık erkekler de babalık görevlerinin önemini anladıklarına göre, tabi ki cinsiyet rolleri eşitliği temelinde, kadınlara ne yapıp yapmayacakları, ne giyinip ne giymeyecekleri, nasıl doğurup doğurmayacaklarını söylememeyi öğrenirler.  Kadınların temel insan hakkı olan eşit ve özgür olma taleplerini anlayabilirler. Çünkü demokratik toplumlarda eşitlik ve özgürlük talepleri yurttaş olmanın bir gereğidir. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, temel yurttaşlık haklarının kullanılması, kadınların önündeki toplumsal ve kültürel engellerin kaldırılması için tek başına fırsat eşitliğinin yetmediğini kadınlar çok iyi bilmekte. Bu nedenle kadınların siyasette pozitif ayrımcılık talepleri dikkate alınmalıdır


 


Hak ve özgürlükler alanı demokratik toplumlarda bir cinsin diğerine lütfü, bahsi ya da hayrı değildir. Hiç kimse bir diğerinden üstün değildir, hele adalet dağıtıcısı hiç değildir.


Adaleti sağlamak da hukuk devletinin gereği olarak kişilerin değil, kurumların, devletin temel görevidir. Devlet de kimsenin mülkü değildir, eğer demokratik bir yönetim varsa?