Kadınların gözü üzerinizde!

    Sandığın her zamankinden daha fazla önem taşıdığı 30 Mart yerel seçimleri ,Türk demokrasi tarihinde önemli bir iz bırakarak geride kaldı. Türkiye’nin “erkek” demokrasisi bu seçimlerde de bir kez daha sınıfta kaldı.

Abone Ol

 


 


Sandığın her zamankinden daha fazla önem taşıdığı 30 Mart yerel seçimleri ,Türk demokrasi tarihinde önemli bir iz bırakarak geride kaldı. Türkiye’nin “erkek” demokrasisi bu seçimlerde de bir kez daha sınıfta kaldı.


 


Gerek aday belirleme sürecinde “erkek” siyasetin kurallarının yine ve yeniden baskın gelmiş olması, gerek Gezi sürecinden bu yana kırmızılı kadınların gür bir sesle dillendirdiği “siyasette biz de varız!” “ Emeğimiz varsa sözümüz de olacak” söylemlerinin yeterince duyulmamış ve anlaşılmamış olması, gerekse seçim kampanyası boyunca alanlarda kullanılan ve eşitlik söyleminden oldukça uzak “eril” dil, 30 Mart yerel seçimlerinin, yerel siyasete katılmak isteyen kadınlar açısından tam bir hayal kırıklığına dönüşmesine sebep oldu.


 


Bu seçimlerde de “erkek “ siyasetin rituelleri tekrarlandı ve siyasi çekişmelerin kurbanı yine kadınlar oldu..Siyasi parti genel merkezlerinin görünmeyen “cam tavanları” yine kadınların yerel siyasette çok az oranda söz sahibi olmasına neden oldu. Siyasi partilerin önseçim mekanizmasını yeteri kadar ve sağlıklı bir biçimde çalıştıramamaları, il ve ilçe düzeyinde var olan kadın adayları seçilemeyecek yerlerden aday göstermeleri bu sonucu ortaya çıkardı.


 


Bununla birlikte, kazanan kadınlar da var! Seçim öncesi evlerini, mahallelerini, şehirlerini yönetmek için söz sahibi olmak istediklerini haykıran kadın örgütleri, eşitlikçi ve özgürlükçü bir siyaset diline özlem duyan ve bunu yasaklandıkları dönemler de dahil Twitter ve Facebook gibi birçok sosyal platformda dillendiren 7’den 70’e Türkiye’nin her yerinden kadınlar, sandıkların başlarında görev alan kadınlar, seçim süreçlerinde fedakarca alanda çalışan emekçi kadınlar ve seçim sonrası yine canla başla demokrasiye sahip çıkmak için mücadele veren ve evlerine girmeyen kadınlar..ve tabi ki üç büyükşehrin başkanlık koltuğunda oturmayı başarabilmiş kadınlar..


 


Ben, siyasete girdiğim günden bu yana özelikle yerel siyasetin en önemli aktörlerinin 


mahallelerimizin “muhtar teyzeleri” olduğuna hep inandım. Herhangi bir siyasi kimlik taşımayan, güvenilir, iyi ilişkileri olan çevresindeki herkesle menfaatsiz ve beklentisiz ilişki kuran kadın muhtarların gelecek kuşaklar içinde önemli rol modeller olduğunu düşündüm ve “kadınlar muhtar olmalı” söylemimi her platformda tekrarladım ve tekrarlamaya devam edeceğim.


 


Bu nedenle bu seçimlerin esas kazananı olarak gördüğüm kadın muhtarların ve kadın muhtar 


adaylarının her zaman yanındaydım. Bu seçim sürecinde de kadın muhtar adaylarımızla bir araya geldim, onların yerellerinde yaptıkları günlük siyasetin katılımcı demokrasiye ne kadar önemli katkılar sağladığını bir kez daha gördüm.


 


Ben bu seçimlerde eşitlik isteyen, adalet isteyen, oyuna sahip çıkan kadınları gördüm. Ben bu seçimde kendini mahallesine, şehrine ve ülkesine adamış kadınlar gördüm, Ben bu seçimde  televizyonlarda parti propagandası yapan kadınların söylemlerinin samimiyetini ve gözlerindeki inancı gördüm. Adalete güvenin kalmadığı, kadınların çok yabancı oldukları rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ülkeyi temelinden sarstığı bir ortamda, bir seçim ortamında “oy veriyorsak hesap da soracağız” diyen ve bu kararlılıklarını sadece bugün değil yarın da sürdürmeye kararlı inatçı üniversiteli genç kadınlar gördüm. Bu noktada siyaset erkini elinde tutanlara söyleyecek tek söz kalıyor: “ “ Kadınların gözü üzerinizde!”





* CHP Ankara Milletvekili, PM üyesi