Birinin nazarının değdiğini ve bundan dolayı zarar gördüğünü söylemek; nazarı değen kişinin insanüstü bir gücü olduğunu ve bu gücü sayesinde zarar verebildiğini kabul etmek anlamına gelmiyor mu?
Ya da kendisine büyü yaptırıldığını ve bu büyüden etkilendiğini söylemek de, Yüce Yaratıcı Güç Allah’ın koruyuculuğunu hafife almak ya da birilerinin kendi gizli güçleri ile zarar verebileceklerini kabul edip, yaratılmış kullar olduklarını unutup Tanrısal etkiye sahip olduklarını iddia etmek olmuyor mu?
Bu olumsuzluklardan kurtulmayı, korunmayı da; küçücük cam parçaları olan nazar boncukları ve içlerinde ne yazdığı bilinmeyen muskalar yapacak öyle mi?!
Bakın, muhteşem Kitabımız Kur’an bu konuda neler söylüyor?
“Büyücüler, Allah’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler.”(Bakara,102)
“Allah’ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez.” (Tegabün,11)
Bu iki ayet, Allah’ın izni olmadan hiç kimsenin, hiçbir şeyin zarar verme gücünün olmadığının kanıtı değil mi? Yani herşey ama herşey Allah’ın izni, kontrolü altında gerçekleşebilir!
Yüceler Yücesi Allah’ın iyiliklerinin, yardımlarının farkındalığı içinde, sadece Allah’ın koruması altında olunursa; nazar-büyü işinden kazanç elde edenlerin, düşüncelere / zihin dünyasına empoze ettiği, korkutmaya-sindirmeye yönelik, uydurma hikayelere dayalı yalanları, insana etkide bulunup, zarar verebilir mi?
“Sana iyilik-güzellikten isabet eden şeyler / başınıza her ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana kötülükten-çirkinlikten isabet eden şeyler de kendi nefsinden / kendi kusurundandır.”(Nisa,79)
“Akıllarını iyi kullanmayanları Allah rezillik içinde bırakır / sürekli sıkıntı ve felâketlerden kurtulamazlar.”(Yunus,100)
“Eğer şeytan sana kötü bir düşünce fitlerse, hemen Allah’a sığın.”(A’raf,200)
“Vahiy ile bağlantıyı kesmeyin ve onunla temizlenin. Allah’a sımsıkı sarılın. Sizin Mevlânız; yol gösteren, yardım eden, koruyan yakınınızdır. Allah ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.”(Hac,78)
“İnsana bir sıkıntı dokundu mu, hemen Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra, Allah insana bir iyilik verdi mi, daha önce yalvarmış olduğunu unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar / eşler koşmaya başlar. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir / eşit olur mu? Ancak akıl sahipleri, düşünüp öğüt alırlar.”(Zümer,8,9)
“Hiçbir şey için Allah’ı hesaba katmaksızın / Rabbini anmadan konuşma!”(Kehf,24)
“İşte O Allah, sizin Gerçeğin tâ kendisi olan Rabbinizdir. Gerçeğin ötesinde sapıklıktan başka ne vardır? Şu halde neden Gerçeğin tâ kendisine aldırış etmiyorsunuz?”(Yunus,32)
Sonuç:?! Muhteşem bir ayet!
“Allah size yardım ederse artık sizi durduracak yoktur / hiçbir güç sizi yenemez. Fakat sizi yardımsız bırakırsa / sizi desteklemezse, size kim yardım edebilir / artık size yardım etmek kimin haddine? O halde iman edenler / güvenenler yalnızca Allah’a dayansınlar / inananlar yalnızca Allah’a güvensin.”(Âlî İmran,160)