31 Mart yerel seçimleriyle birlikte bahar geldi memleketime, şehirlere. Baharın coşkusu, umutları da artırmalı ülkemizde…
Seçilen
her kadın belediye başkan adayı, erkekler arenası siyasetinde mücadeleci kimlikleriyle,
bir siyasetçi vebir kadın olarak;eşitlik için, adalet için, özgürlük için ve demokrasi
için yarıştılar. Evet, kadın adaylar
açısından yerel seçim sonuçları çok parlak olmadı. 8.257 belediye başkan adayın
652’si kadındı. HDP’den145, CHP’den 44, AKP’den 24, MHP’den 14, İYİ Parti’den 5
ve Saadet Partisi’nden de 2 kadın belediye başkan adayı yerel seçimlerde
yarıştı. 1.398 belediye başkanının sadece 37’sinde kadınlar belediye başkanı
seçilebildi.51 il belediyesinde bir;922 ilçe belediyesinde 29 ve386 belde
belediyesinde 4 kadın belediye başkanı oldu.
30
Büyükşehirde ise 3 kadınbelediye başkanı seçildi; Aydın, Gaziantep ve Van. Çok
güçlü kampanyalar yürüttüler kadın belediye başkan adayları… Özellikle Aydın
Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu.
Hele kadınlara yönelik belediye hizmetlerini anlattığı reklam filmi
harikaydı. Yaşamın her alanında yöre gerçeğiyle, efe kadınlarıyla, kadınları
anlattığı film görülmeye değer. Bu ülkede herkese, özellikle biz kadınlara umut
verdi. Seçilen tüm belediye başkanlarını ve özellikle kadın belediye
başkanlarını, hepsini bir kez daha kutluyoruz.
Seçim
sürecinde her ne kadar kadın aday sayısı az olsa da, kadınlar açısından umut
verici gelişmeler de yaşandı bu sefer. Bunlardan ilki yerel düzeyde kadınlar bu
seçimde aşağıdan yukarı örgütlenme yolunda önemli adımlar attılar. Özellikle
muhtarlık seçimlerinde coşkuyla yarıştılar. Benim mahallemde 8 muhtar adayı
vardı, biri kadındı ve erkek adayların aza listelerinde en az iki-üç kadın
bulunuyordu. Yani erkek adaylar da seçim sürecinde kadın azalarıyla birlikte
sahalardaydı. Bu kez şiddet ve ezme ilişkisi galip çıkmadı, demokratik koalisyonlar
ve barışçıl siyaset, cinsiyet eşitliğini de bir değer ve ilke olarak benimsedi.
Yarış bittiğinde ki, bu bir savaş değildi, kazananlar tebrik edildi, seçmenlere
de teşekkür edildi ve yola, mücadeleye ve daha iyi hizmet üretmeye devam
mesajları verildi.
Pro-feminist
belediye başkan adayları da vardı bu seçimde.Onlar Kadın Adayları Destekleme
Derneği'nin (KA-DER)kadını kentte görünür
kılmayı, katılımı artırmayı ve belediye bütçelerini toplumsal cinsiyet
bütçelemeye göre yapacağını beyan eden“Kadın Dostu Kentler” protokolünü
imzaladılar. Pek çok belediye başkanı kadınları görmezden gelen siyasete ve
yerel yönetim anlayışına karşı olduklarını ve kampanyaları boyunca kadınlarla
ilgili projelerini ilan ettiler. Biz kadınlar olarak da bu sözlerin takipçileri
olacağız. Kadın yoksa demokrasi ve özgürlük de yok, unutmayalım,
unutturmayalım!
Bu
seçim döneminde cinsiyetçi dinbazların sesi çok çık(a)madı, kadınlar aday
olacaklarına annelik kariyerine sahip çıksınlar gibi bir iki cılız ses çıktı
ise de, kısa zamanda sesleri kısıldı. Onların yerine kadınlar için bu seçim
döneminin en olumsuz kampanyasını MHP yürüttü.
Milliyetçi
bir söylemle seçim gündemine taşıdığı beka sorununu bir erkek beka sorununa
dönüştürmüş duruma düşerek, çifte kazanç sağlamaya çalıştı. Nafaka ve medeni
kanuna karşı, tehditkâr bir tavırla konuyu erkek beka sorunu olarak sunmaya
çalıştı MHP. Seçim sonrasında TBMM’ne sunulmak üzere eşlerin nafaka ödemesini 5 yıl ile
sınırlayan bir yasa tasarı hazırladı. Öyle ki nafaka ile bir sömürü düzeni (!)
oluşturulduğu iddiasıyla. Sosyal devletin bir gereği olarak 5 yıldan sonra
nafakayı devletin ödemesi şartını öngörse de, bu tasarı kadınları mağdur edecek
erkek bekasını koruyan bir tasarı niteliği taşıyordu.Artık
seçim bittiğine göre beka sorunu ve erkek bekası tartışması da biter, umarız.
Sorun beka değil, eşit ve özgür bir ülkede birlikte yaşama meselesi. Memlekete
bahar geldi, gelin biz de ülkeye ve yaşamlarımıza baharı getirelim. Eşit, adil,
özgür ve demokratik bir ülkede baharın tadını hep birlikteçıkaralım, ne
dersiniz!