19
yaşındaki genç bir delikanlının bu ülkede erkekliği nasıl öğrendiğinin bir
göstergesi. Daha hayatın başında bir insan olmak yerine “erkek” olmayı
seçişinin, bir katile dönüşmesinin, erkeklik infialinin öyküsü. 18 Kasım’da
Isparta’da bir kadın cinayeti daha işlendi. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Fotoğrafçılık
Bölümü 1. Sınıf öğrencisi olan Güleda Cankel, henüz 19 yaşında gencecik
bir kızdı, öldürüldü. Sevgili Güleda Cankel “flört şiddeti” sonucu öldürüldü. Muğla’dan
Isparta’ya gelen eski erkek arkadaşı tarafından,“artık ilişkisine devam etmek
istemediğini” söylediği için öldürüldü. Öyle ya erkek adam reddedilmez, erkek
adama “hayır”denmez. O istediği sürece sevgisine karşılık verilmelidir.Verilmezse
vermeyenin yaşam hakkını elinden alabilir, öldürebilir ve öldürülüyor da işte. Onun olmayanın toprak olacağı erkeklik
anlayışıyla, bunu sosyal medya üzerinden de âleme ilan etti.
Kendisi
de 19 yaşında olan katil zanlısı, sosyal medya hesabındabir başkasının yaşam hakkını gasp ederek,nasıl erkekliğini
yerine getirdiğinide şöyle ilan etti;“…canınızın
istediği zaman ölmeyeceksiniz... 18/11/2019 saat 13:47 bitti”. Öldürerek
son noktayı koyduğunu duyurdu. “Biz erkeklerin size biçtiği ömür kadar yaşayacaksınız”
anlayışıyla bir kadının hayatına son verdi. Kendini Tanrılaşan, yaşam hakkına
müdahale eden bu erkeklik vegüç anlayışı, 19 yaşındaki bir kadının yaşam
hakkını elinden aldı.
Aslında bu
ülkede artan kadın cinayetleri karşısında kadınlar uzun süredir ayakta ve
“ölmek istemiyoruz” diye haykırıyorlar. Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Şule
Çet, Ceren Damar, Emine Bulut ve daha nicelerinin adına olan bu haykırışa
kulaklar kapatıldıkça daha fazla kadın öldürülüyor. Oysa Güleda ve diğerleri yaşa(tıla)ya bilirdi. Ölüme adım
adım götüren 17 saatlik süreci Güleda, arkadaşları, komşuları, polis, sağlık
personelive bizler doğru yönetebilseydik, dışardan gözlemek, seyirci kalmak yerine
doğru ve zamanında müdahale edilebilseydik, Güleda ve diğerleri yaşıyor olabilirdi…
Öncelikle sevgili kadınlar ve erkekler,şiddet ve erkek
şiddeti karşısında artık susmayın, seyirci kalmayın. Kız çocuklarınızı ve
kadınları artık susturmayın. Yaşamlarının her alanında şiddete maruz kalan
kadınların sesini bastırmak yerine, o sese kulak verin ve o sese ortak olun. Susturduğunuz,
sustuğunuz her an sizi ya da sevdiğiniz birini ölüme götürüyor, görün artık
bunu.Bu nedenle 6284 Sayılı Kanun var.Tam adı;“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun.” Ona sahip çıkın. Hani şu siyasal
İslamcıların saldırıp durdukları ve aileyi dağıtıyor diye karşı çıktıkları. Diğer
birçok erkeğin de onların günahlarına ortak oldukları, işbirlikçilik
yaptıkları, kadın cinayetlerine sessizce kenardan baktıkları kanun. Oysa bu
kanunhayat kurtarıyor.Öğrenmeli, savunmalı ve sahip çıkmalı herkes, kadını
erkeği, sınıfı ve ideolojisi ne olursa olsun. Eğer diğerkamlık yapsaydık,
mesele kadınların meseleleri demeseydik ve kanunları adaletli uygulasaydık,
bugün Güleda yaşıyor olabilirdi.
17 saat süren bir dizi gelişme, ölümü adım adım getirdi Güleda’ya.
Katil, 17 Kasım’da Güledayı ziyarete gelip, yaşadığı yerde, kaldığı apartta
darp edip, yaralayarak, hastaneye götürmüş bir gün önce. Arkadaşları
şiddete uğradıklarını bildikleri halde katiliyle yalnız kalmasına göz yummuşlar,
özel hayata karışmama adına! Eğer Güleda yalnız bırakılmasaydı, kendisinin
başedebileceğini düşünüp şikayetçi olsaydı, muhtemelen yaşıyor olacaktı. Oysa belli ki o uzun
zamandır flört şiddetine maruz kalıyordu ve sevginin bu hastalıklı, şiddet
içeren halini kanıksamıştı. Flört şiddetinin meşrulaştırılmış halini sevgi
olarak görüyordu o da. Keşke Güleda, ölümünden 4 gün önce Twitter
paylaşımında “Sever mi her kalp katilini" ve son paylaşımında da, “Kapatın
şehrin ışıklarını, günahı düşümde kalsın” demeseydi. Annesi ve arkadaşları
aradığında sesiz kalmasaydı.
Şiddet kendi kendine başedilecek, yalnız mücadele edilecek bir
durum değil. Keşke ona bir genç kız olarak, şiddetin
ve kıskançlığın sevgi olmadığı öğretilseydi bu ülkede. Keşke 6284 Sayılı
yasa tam uygulansaydı. Öldürülmesinden 17 saatönce hastaneye katili tarafından
götürüldüğünde ve ardından karakola gittiklerinde, polis olaya tam müdahale
edebilseydi. Çünkü yasa kapsamında kadının şikayetçi olmasına gerek yok. Ortada
bariz bir şiddet durumu var, komşuların karakola şikayeti var.
Oysa yasa şiddet risklerini de kapsıyor ve polise, sağlık
personeline ve komşulara müdahale hakkı veriyor. Ne için, can güvenliğini
sağlamak için. Keşke bunu bilseydi Güleda’ya da yasanın hükmünü gereğince
yerine getirseydi arkadaşları, komşuları, mahalleli, polis, sağlık görevlileri…
Unutmayalım ki, 6284 sayılı yasa can kurtarıyor, yaşatıyor. Keşke
dememek için, her kulvardan kadınıyla erkeğiyle 6284’e sahip çıkalım, bilelim,
uygulayalım, uygulatalım ve insanı yaşatalım.