Mücadeleci bir kadın öyküsü

Yaklaşık 4 yıl kadar önce bir kadınla tanıştım. Ama zaman ve fırsatlar eksikliği nedeniyle bu yıl daha yakından tanıma olanağım oldu.

Abone Ol

Yaklaşık 4 yıl kadar
önce bir kadınla tanıştım. Ama zaman ve fırsatlar eksikliği nedeniyle bu yıl
daha yakından tanıma olanağım oldu. Yakından tanıdıkça 1980’li yılların başında
kadın-erkek eşitliğine dair okumalar yaptığım yıllarda karşıma çıkan bazı
metinleri ve o metinlerdeki düşünceleri anımsadım. O metinlerde, doğumdan
itibaren erkek egemen toplumda kadınların erkeklere kıyasla hayata 1-0 geriden
başladıklarını ve o nedenle çoğunlukla da aradaki açığı kapatma mücadelesinin giderek
hayata karşı mücadelede erkeklerin önüne geçmelerinde önemli bir rol oynadığı
ifade ediliyordu. Hayatımın ondan sonraki dönemlerinde çevremdeki kadın erkek
ilişkileri ve sayısız pek çok kadının hayat mücadelesinde hep o metinleri
anımsadım.

Özel hayatlarındaki erkeklerle, aileleriyle, iş yerinde çoğu kez
erkeklerle ve belki bazen de erkekleşmiş kadınlarla mücadele eden pek çok
kadın. Henüz çocuk yaşlarda, ergenlikte ve genç kızlıkta, sonra sırasıyla
toplum baskısı, erkek arkadaş, nişanlı, koca…Özetle, neredeyse tüm kadınların, öyle
ya da böyle yakın çevresinde mücadele ettiği hep bir erkek olmuştur
hayatlarında.
  Ve elbette çoğu kez de
aynı bu erkek egemen toplumun zihniyeti doğrultusunda düşünen ve davranan
aileleri de. Son yıllarda ailelerle ilgili olarak bu istisnaların sayısında
artış olsa da ülke genelinde bu oranın pek yüksek olmadığını söylemek yanlış
olmasa gerek.