Politik yozlaşmada iklim değişiklikleri etkisi

Abone Ol

Politik yozlaşmanın anlamını bildiğimizi düşünebiliriz?. Tanımın olmazsa olmaz unsurları araştırıldığında kamu görevi ile bağlantısı kurulmakla birlikte, özde: kamu yararı aleyhine “çıkar sağlama” konusu öne çıkmaktadır. Hukuken kontrol edilemediği sanılmaktadır? Ama gelişmiş fayda-maliyet hesaplamaları öyle dememektedir. 
Politik yozlaşmayı dar anlamda tanımlayan örneklerinde; bir kamu hizmeti yapılırken malzeme içinden “tırtıklama”, yapıldığı için ya da  “olması gibi yapılmadığından”, bozulma ilişkisi kurulabilmektedir. Örneğin bir yolun asfaltlandıktan sonra yağmur yediğinde hemen delik deşik olması gibi… Burada anahtar sözcük aslında “kalite” ile de ilişkilendirilebilir. 

Bütün bu tanımların kendi içinde bir değeri varsa da, asıl dikkati çekmesi gereken; bir yatırımda kamu yararı araştırılırken “hukuka uygun ve malzeme itibariyle kaliteli olsa da”, bilimsel değerlere uygun olmadığı için gereken sonuçları vermeme ilişkisinin kurulabilmesidir. Bu tespitin günümüzün değişen iklim değişiklikleri gerçeğinde, ezberlerin bozulması nedeniyle, artan oranda önemli bir değeri bulunmaktadır. Atalarımızın örneğin 16. Yüzyıldan kalma köprüleri sağlam dururken, yeni yapılanlar neden çökmektedir?. Hususu bu tip sorgulamalarda önemlidir.

Oysa  “malzemede kalite” sağlansa da, suların yükselmesiyle “Venedik” şehrinin etrafının mekanik surlarla çevrelenmesi projesi “yozlaşma” ile birlikte tartışılmıştır. Kötü yönetim konusu, tartışmaların bir yerinde yer alsa da, süreçte tabiat, proje öngörülerini aştığı için yozlaşma da “yeterlilik” yönüyle literatüre girmiştir. 
1984'te, küresel ısınma ve yükselen deniz seviyeleri gibi yaygın kavramlar olmadan çok önce, Venedik zaten batmaktaydı. Günümüzde deniz seviyesinin yükselmesi ve endişe verici bir oranda kara batması nedeniyle Venedik ciddi tehdit altındadır. MOSE projesi, Venedik Lagünü'nü Adriyatik Denizi'nin suları altında kalmaktan ve ünlü Venedik kentini ve komşu bölgeleri selden korumak için büyük bir öngörüyle tasarlanmış ve 2014 yılında faaliyete geçmesi beklenmiştir. 6 milyar Euro'luk (6,5 milyar ABD Doları) projenin yarattığı ekolojik etkileri, 1992'deki başlangıcından bu yana ciddi bir sorun olmuştur. MOSE, kentin büyük bölümlerini sular altında bırakan 29 Ekim 2018 olağanüstü yoğun selin ardından yeniden incelemeye alınarak, ince santimetrik hesaplarıyla şehrin yükselen denize karşı savunmasızlığını vurgulayan yeni veri ve simülasyonlarla geliştirilmiştir. Kent liderleri kapılara yatırım yapmaya karar verdiğinde, ki çoktan eskimiş olabilirler, San Marco Meydanı yılda birkaç kez sular altında kalmıştır. Planlandığı gibi, sonunda tipinin en büyük mühendislik başarılarından biri olacak olan bir basınçlı hava ve su yer değiştirme sistemi kullanılarak ,  gelgit vurduğunda kapı sisteminin devreye girmesi planlanmıştır. İnşaatın son aşamalarında olan ve 2022'de tamamlanması beklenen Modulo Sperimentale Elettromeccanico (Deneysel Elektromekanik Modül) için, hassas ekosistemlerden ödün vermeden kentte su baskınlarını önlemede etkili hale gelmesi planlanmaktadır. 
Barajlar için bilindiği gibi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılması gerekir. ÇED aslında risk analizidir. Oysa belli ölçek altında kalan göletler için ÇED aranmamaktadır. 1000 gölet deyip de baraj büyüklüğüne yakın su toplama mekanizmaları yapıldığında, iklimin de tetiklediği çok çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. Bugünlerde Avrupa’da bile nehirler iklim değişikliği nedeniyle kurumaktadır. Kamuoyu bilgilendirmelerinde buharlaşma üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla küçük ölçekli, üstü kapatılabilir su toplama mekanizmaları barajlardan çok daha etkili olabilir. Bu durumda hatta Tunceli gibi birkaç barajı olan ilimizdeki kum fırtınasının barajlar ile olan ilişkisini de aramak gerekir. Özetle, açıkça hukuka aykırı olmasa da, bilime aykırı kamu projelerini ısrarla yapmanın politik yozlaşma ile ilişkisini gelişmiş toplumlar kurarak ve literatürü yenileyerek örnek olmaktadır.