10 Aralık’ta Gaziantep Üniversitesi’nde “Siyaset ve Kadın” konulu bir panele katıldım. Eğer siyasal rejimin adı demokrasi ise temsil
sorununda kadınların siyasal katılımı ve katılımın niteliği oldukça önemli. Demokrasilerde egemenlik ve iktidar hakkı parlamento ya da meclisler aracılığıyla kullanılıyorsa neden tek cinsin egemenliği söz konusu ve kırılamıyor?
Erkek egemen demokrasilerde sorun nasıl çözülecek? Toplantıda farklı olanın eşitliğinin nasıl sağlanacağı sorunsalı, daha çok fırsat eşitliği temelinde ele alındı. Ama fırsat eşitliği yeterli mi? Sonuç ortada 1930 yılında başlayan ve o dönem dünya parlamentolarında %4.5 ile ikinci olan Türkiye, bugün 193 ülke arasında 67 Sırada. Yani başarı korunamadığı gibi gelinen nokta da erkekler, parlamentonun %85’ini elinde tutmaktalar. Toplantıya katılan tüm izleyiciler, özellikle kadınlar, siyasal temsilde fırsat eşitliğinin, yasal olarak hakların tanınmasının yeterli olmadığını gayet iyi biliyordu.
Ülkemizdeki eril siyasal yapıda, Mecliste yüzde 15’lik bir kadın temsilinin ve kabine de 2 bakanın kadın olması yeterli değil. Son seçimde CHP 33 ilde, AKP ise, 29 ilde hiç kadın vekil çıkaramadı. Dünya parlamentolarında kadın temsil oranı ortalama %22 iken, biz bu oranı
yakalayamıyoruz.
yakalayamıyoruz.
Aslında bu sorun çözülebilir. Kadınlar 1980’lerden beri bu konuyu ulusal ve uluslar arası platformlarda konuşup ve politikaların geliştirilmesine katkı verdiler. CEDAW’dan beri bu konuda üye devletlerin sorumlulukları arttı. Pek çok ülke siyasette eksik temsil sorununu kota uygulamalarıyla çözdü. Günümüzde 46 ülkede farklı düzlemlerde, Anayasal, Siyasal Parti ve gönüllülük temelinde kota uygulanmakta. Bu ülkelerde kadınların siyasal temsili %26-63 arasında. Kadınlar hem parlamentoda hem de siyasetin her arenasında etkililer, kadınlar adına
ve kadınlar için politikalar üretebilmekte.
Bizde ise, bazı siyasal partiler gönüllü kotalar uygulamakta. Ama ilginçtir ki ister sağ, ister sol partilerde olsun kadın kotaları hem çok sınırlı, hem de genelde aday adaylığı ve seçilemeyecek yerlerden sembolik adaylık temelinde. Böylece kadınlar adaylıklarda oran olarak yüksek olsalar da, adayları belirleyen erkekler koalisyonlarında seçilebilir sıralara yerleştirilmemekte. Hatta bazı partiler cinsiyet kotasını erkek adaylardan yana bile kullanmakta.
Siyasal iktidar ise, kota uygulamasına karşı çıkmakta ama adı konmasa da bir lider kotası uygulamakta. Ancak bu temsil de sembolik düzeyi geçememekte. Siyasetin alanı ve ilişkileri erkeklere ait olma özelliğini fıtrat anlayışı temelinde korumakta, kadınlar annelik kimliğine sıkıştırılmakta ve lider lütfuna bırakılmakta.
Yerel seçimler yaklaşırken 1.397 belediyenin sadece 33’ünün belediye başkanı kadın. Nitekim şu ana kadar AKP bir tek kadının adını zikretti, Gaziantep Büyükşehir belediye başkanı Sayın Fatma Şahin. CHP’de ise sayı 24 Bu eril siyasette açıklanan sayılar yeterli değil.
Kadın adayların desteklenmesi partiler üstü bir mesele olmalı ve kadınlar dayanışarak, partilerinde daha fazla belediye başkanı kadının aday gösterilmesini hedeflemeli. Bu tüm kadınların, ama özellikle aktif siyasette yer alan kadınların görevi. Bu dayanışmada kendilerine demokrat diyen tüm liderlerin ve erkeklerin de görevi olduğu unutulmamalı! Bu dayanışmada liderleri de vizyoner ve demokrat olmaya, yerel seçimlerde kadın aday gösterme konusunda rekabet etmeye ve cesur olmaya çağırıyoruz. Şaşırtın bizi sayın genel başkanlar!