Robinson Crusoe, Daniel Defoe tarafından ilk kez 25 Nisan 1719'da yayınlanan bir romandır. İlk baskı, birçok okuyucunun eserin kahramanı Robinson Crusoe'yu gerçek bir insan olduğuna inanmasına yol açmıştır. Yönetim tarihi dersine genelde ilk olarak, Robinson Crusoe ve Cuma (Man Friday) hikayesi ile başlanarak, iki insan yan yana geldiğinde birisi yöneten diğeri yönetilen olur fikri ile hikayenin asıl amacı saptırılmaktadır. Aslında;Crusoe'nun durumuna hâkim olma, engellerini aşma ve doğal çevresini kontrol etmedeki başarısı, en azından romanın başlangıcında, ustalığın durumunu olumlu bir ışık altında gösterir. Crusoe, yaşanılmaz bir çevreye iner ve burayı kendi evi yapar. Söz konusu Romandan çok “öğrenme çıktısı” oluşturulabilir. Ama daha fazla beğenilen, “köle” ve “efendi” ilişkisini her dönem sürdürme olmamalıdır.
Yazı içeriğinde korsanlık ilişkilerinden ilham alındığı sanılmaktadır. Memnun olmayan güçlü taraf, yeni statü ve kendinde olmayanı elde etmek için, savaşa girmekte ve teorik olarak kendine ve etrafınada zarar verebileceği gibi riske neden olmaktadır. Bu sıfır toplamlı olmayan oyunlar için, günümüzde kurgu filmler başta olmak üzere yanıltıcı ve zihni biçimlendirici görsel kareler ile geleceğe yönelik sistemli propagandalar yapılarak, geleceği kendi lehine tasarlamanın adımları da atılmaktadır.
Kırgınlıkları ve meşru şikâyetleri harekete geçirmek ve değerlendirmek için, barışın kalıcı olabileceği bir uluslararası düzene ihtiyaç duyulmaktadır. Savaşların kötü niyetli hükümetlerce desteklenmesi sonucunda yerleşimleri istikrarsızlaştırarak insan ve doğal çevre habitatının bozulmasının dünyaya zararı bulunmaktadır. Savaş Sonrasında, birçok kişi neden caydırıcı tedbirler alınmadığını sorgulamaktadır. Bu nedenle uzlaşmacı politikalar; savaş öncesi, sırası ve sonrası karşımıza sürekli gelen bir yöntemselliktir. Nasıl bir taktiksellikle trajediler önlenebilir.
Ok ve yay kullanarak (konvansiyonel silah) etkili olabilmek günümüz olgularını biçimlendiren global ilişkiler ağında, “hedef tek kişi olsa bile” zordur. Buna karşılık modern silahlar caydırıcılık oluşturmaktadır. Modern silahlar; ekonomik yaptırımlar gibi zararı ölümcül olarak görünmeyen ancak sistem çökertici veya nükleer silahlar gibi herkese ölüm getiren korkutucu araçlardır. Karşılıklı korku yaratarak kendi lehine meşru olmayan bir karar aldırmak, tabiki “uzlaşmacı politika” tanımından çok uzaktır. Tehdit tiplerinin yoğunluk derecesine göre karar aldırmak modellemelere de konu olmuştur.
Mevcut düzendeki herhangi bir değişiklik talebi; dikkate alınması gereken haklı bir iddiadan ziyade, direnilmesi gereken bir tehdit oluşturduğuna dair bir inancı yansıttığı hallerde, bu tipten tehditlerin kabul edilmesi yalnızca daha ileri talepleri teşvik ederek, düzeni daha da bozacağından dikkate alınmaması önem taşımaktadır.Güçlü olduğunu zannederek saldıran taraf, başarısızlığa uğradığında, bu başarısızlık bilmediği yeni bir mukavemet gücü ile karşılaşması, saldırıya uğrayan ülkeye diğer dost ülkelerden yapılan yardımların karşılık bulması vb olgularda, ancak “kendisi” müzakereye ilk adım olarak yanaşabilecektir. Müzakereler, özellikle güçsüz kabul edilen taraf aleyhine, koşullu olduğunda, baştan başarısızlığa mahkûmdur. Bu nedenle koşulsuz müzakere olumlu bir adım olarak değerlendirilecektir.
Bugünün Global ekonomik ilişkiler ağında, hemen her sektörde karşılıklı ilişkiler ağı, yumruklaşmayı zorlaştırmaktadır. Bu olgu, duruma göre uzlaşmacı roller yaratmada olumlu veya olumsuz yapılar oluşturmaktadır. Bu tartışmada sorgulama ülkenin yatırım kabul etmede “sömürülme düzeyi” veya “egemen devlet “olup olmadığında yatmaktadır. Bu husus, geçmiş yüzyıllardan bugüne artarak gelen bir olgudur. Esasen uzlaşmacı mekanizmaların geçmiş yıllarda egemen lehine oluşturulmuş kuralları geçmişten bu yana günümüzde de pek az değişikliğe uğramıştır.
Ne caydırıcılık, ne de uzlaşma tek başına yeterli değildir. Bireyler gibi ulusların da çıkarlarını sorgulayacak politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. İhtiyatlılık ilkesi gereğince bu tip bir zihniyetin eğitim yoluyla çocuklardan gençlere ve yetişkinlere aktarılması gerekmektedir.