SİYASET

'Yeni Anayasa'da kadın millet, hükümet yok'

'Yeni Anayasa'da kadın millet, hükümet yok'

Abone Ol
 Anayasa değişiklik teklifi görüşmelerinin devam ettiği ikinci tur görüşmelerinde kelepçeli eylem yapan Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, “Bütün bu olup bitenler faşizmin ayak sesleridir. Yeni başkanlık sistemi ile Türkiye’nin nasıl dizayn edileceğini, nasıl bir model oluşturulacağını deneyimledik” dedi.


Mecliste devam eden Anayasa Değişiklik Teklifi görüşmelerinin ikinci tur görüşmeleri esnasında ‘Hayır’ demek için kendini meclis mikrofonuna kelepçeleyen Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, AKP’li vekillerin şiddetine maruz kalmıştı. Aylin’in uğradığı şiddeti engellemek için yanına desteğe giden HDP ve CHP’li vekillerde saldırıya uğradı. Aylin, yaşananları gazetemiz şûjin’e anlattı.




AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın cezai işlem yapma girişimi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın şiddete sessiz kalmasına tepki gösteren Aylin, “Bizler ‘itaat et, rahat et’ mantığı ile kadını köle gibi gören zihniyet ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz iktidara şunu anlatmaya çalışıyoruz; kadınlar vardır, kadınlar her yerdedir, kadınlar her yerde olmaya devam edeceklerdir. Kadınların ne mücadeleler vererek zaferler kazandıklarını unutmuşlar anlaşılan. Biz bunu onlara her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz” diye konuştu.




O gün orada bulunan kendisine destek olmak isteyen ve darp edilen Pervin Buldan, Burcu Özkan ve Şafak Pavey’e geçmiş olsun dileklerinde bulunan Aylin, direnişine destek olan tüm kadınlara da teşekkür ettiğini belirtti. Mecliste yaşanan şiddetin başkanlık sevdalılarının kadınlara yaşatmak istedikleri karanlığın bir provası niteliğinde olduğunu belirten Aylin, mecliste daha önce de birçok kez şiddet uygulandığına tanıklık ettiklerini ancak ilk defa kadının kadına böylesine düşmanca duygularla şiddet uyguladığını söyledi. Aylin, “İnsan sadece biyolojik olarak kadın olmaz, kadınlık hali kendine has bir duruşa sahip olmayı gerektirir. Ben o demokratik protesto hakkımı kullandığım gün kadın kılığına bürünmüşlerin vahşetini gördüm” dedi.


Kelepçeli eylemi gerçekleştirdiği gün aklına ilk olarak tutuklu gazeteciler, akademisyenler, aydınlar ve öğrenciler geldiğini belirten Aylin, kelepçeli eylemden sonra sosyal medya hesaplarından kendisine yönelik gerçekleştirilen cinsiyetçi yorumları ve paylaşımları hatırlatarak; “Birilerinin ise aklı kasıklarında çalışıyor. Yaptıkları tuhaf yorumlardan bilinçaltılarından bastırılmış duyguları yüzeye çıkarıyorlar. Bu kişileri de ayrıca esefle kınıyorum” şeklinde konuştu.




Aylin, “Bugün bize saldıran o kadınlar iki şeyin farkında değiller. Birincisi; karşı taraf diye tanımladıkları biz kadınlar; onların nefes alması ve o koltuklarda oturmasını sağlamak için laiklik mücadelesi vermiş olanlarız. AKP’li kadınların özgürlük algısı ise sadece kendi alanlarını genişletmeye dönük. Bizse özgürlük alanını genişlettikçe herkese yeni alanlar açmak mümkün olur diye düşünüyoruz. Yani özetle hak arayışı bütüncül bir şeydir. ‘Benden olursa ben bunun hak arayışına sahip çıkarım. Karşı taraftan olursa bu beni ilgilendirmez’ yaklaşımı kabul edilemez” ifadelerinde bulundu.




Kelepçeli kürsü işgali protestosunu tutsaklık duygusu üzerinden kurduğunu belirten Aylin, “İçinde bulunduğumuz durumu en iyi tanımlayacak şey olarak tutsaklık duygusunu düşündüm. Çünkü aslında yeni yapılacak olan anayasa milletin tutsak olması anlamına geliyor. Çünkü milletin olan meclisin kapısına artık kilit vurulacak. Bundan sonra bakanlar meclise gelip hesap vermeyecek, bütçe onayı olmayacak, cumhurbaşkanı istediği zaman meclisi fesh edebilecek, zaten güçler ayrılığı ilkesi olmayacağı için meclisin çoğunluğunu cumhurbaşkanı dizayn etmiş olacak. Bu kadar kısıtlanan bir ortamda elbette ki protesto hakkımı kullanacağım” dedi.




Bağımsız bir milletvekili olduğunu ve arkasında bir parti grubunun olmadığını kaydeden Aylin, sözlerine şöyle devam etti: “Bir tepki koymak istedim, bu noktada kürsü işgali yapacak olsam bana her ne kadar demokratik ve pasif bir eylemse de müdahale edeceklerini tahmin ettim. Bu yüzden kendimi kürsüye bağladım ve herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın o eylemimi gerçekleştirmek istedim. Daha uzun süreli bir eylem olarak düşündüm. Ama ona bile milletin kürsüsündeki doğal protesto eylemine tahammül edemediler. Bütün bu olup bitenler faşizmin ayak sesleridir. Yeni başkanlık sistemi ile Türkiye’nin nasıl dizayn edileceğini, nasıl bir model oluşturulacağını deneyimledik.”


John Stuart Mill’in; “Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın” sözlerini hatırlatan Aylin, “Türkiye’de kadınlar AKP döneminde bırakın yeni haklar kazanmayı var olan haklarımızı koruduğumuzda, bunu bir başarı görür hale geldik. Tıpkı tecavüz yasasını geri çektirdiğimizde hissettiğimiz gibi. Kadınları ikinci bir sınıf vatandaş halinden alıp eşit birey haline getiren cumhuriyet anlayışından öte kadını kamusal alanda görmek istemeyen bir yönetim anlayışı var. Kadının eğitim almasını, ekonomik bağımsızlığını kazanmasını istemeyen bir zihniyet var. Kadınlar her geçen gün tecride alınıyor, toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmak isteniyor” diye konuştu. Bu anayasada kadının olmadığını belirten Aylin, bu anayasada kadının yanı sıra millet ve hükümetinde olmadığını sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olduğunu ifade etti.


AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın kendisi ile ilgili bir açıklama yaptığını hatırlatan Aylin, “Meclisteki demokratik hakkımı kullanıp protesto ettiğim için, kürsü protestosunda bulunduğum için cezai işlem yapmak için kılıf arıyormuş. Demek ki kendisinin demokratik ülkelerdeki parlamentonun protesto edilebilirliği hakkında bir bilgisi yok” diye belirtti. Aylin protestonun demokratik bir hak olduğunu hatırlatarak, protestonun şiddet içermediği sürece mecliste de yapılabileceğini ifade etti. Aylin, ” ‘Meclisin kürsüsü, milletindir’ diyenler bizimde milletin temsilcisi olduğumuzu unutmasınlar” dedi.