Düşün!
Bütün zorlukları aşmışsındır. Hatta hayatın bile üstesinden geldiğine kendini inandırmışsındır. Yani sen öyle kendini kandırmışsındır. Hayatın zor şartlarına bedenin yorgun düşse bile dik durmak zorundasındır. Etrafına gülücükler saçar, komiklikler yapar, içten içe yoruldum diye kendine seslenirsin.
Kendini kandıra kandıra devam edersin hayatına. Etmek zorundasındır aslında…
Ağlarsın sessiz sessiz, gören olmaz. İçinde çığlıklar kopar, duyan olmaz. Sabah koştura koştura işe gidersin. O sessiz ıssız karanlık sokaklarda. Neden çünkü sorumlulukların vardır. Yükün ve hayatın biraz daha zordur. Çocukların için her şeye yetişmeye çalışırsın. Ev işlerine, çalışma hayatına, ve dahasına… yorulur bedenin, belli edemezsin.
Biz kendimizi kandırıyoruz güçlü kadınız diye. Aslında öyle değil o hayat. Güçlü olmak zorunda bırakılıyoruz. Sonra da güçlüyüz diyoruz. Dışardan görüldüğü gibi değil, içinde kopan çığlık, bedenine düşen yorgunluk…
Hiçbir kadın bu şekilde güçlü kadın olamaz, olmamalı…
Mutlu kadın olmalıyız. Sonra zaten güçlü olabiliriz.
Peki siz hiç kendinize sordunuz mu ?
Mutlu muyum?
Güçlü müyüm?
Yoksa…
Öyle mi görünmek zorundayım?
Bitmez bu ikilemler kadınlar değer görmedikçe.
Biz güçlü kadın değiliz aslında
Güçlü görünmek zorunda olan kadınlarız…
DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN… SEVGİYLE