Son günlerde tekrar ülke gündemine gelen, Türkiye'nin kanayan yarası; Altı yaşındaki kız çocuğuna yönelik, adını bile söylemekten utanç duyduğumuz ancak ailenin bilgisi dahilinde ve isteğiyle olduğu için cinsel taciz ve tecavüz (ENSEST) olarak değerlendirilmesi gereken bu olay tüm ülkede infial yarattı.

İsmailağa cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızı H.K.G.’yi, 29 yaşındaki müridi ile evlendirmesi ve cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame 2.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Şüpheliler için tutuklama tedbiri uygulanmazken, ilk duruşma ise 5 ay sonraya verildi.

Ancak yargının bu denli yavaş işletilmesi ‘normal’ değil. Mahkemenin yargılama için 5 ay sonraya gün vermesi yargının çifte standardını gösteriyor. Açılan dava ağır cezalık bir dava ve çocuğa karşı cinsel istismar davası. Böyle hassas bir dosya ile ilgili duruşmanın bu kadar uzun bir zamana yayılacak olması kabul edilemez. Delillerin tamamının toplanmadığı gerekçesiyle sanıkların derhal tutuklanması gerekir.Aksi halde delillerin karartılması ve pek çok örneğinde görüldüğü gibi zamana yayılıp hasıraltı edilmesi olasılığı gözardı edilmemiş olur.

Dilerim, 22 Mayıs 2023 tarihinde görülecek davada en ağır ceza hem Gümüşel ailesine hem de kocası sıfatıyla Kadir İstekli'ye ayrı ayrı verilir. Altı yaşındaki bir kız çocuğu için hiç de abartılı bir talep değil bu. Üstelik bu cezaların kamuoyu nezdinde caydırıcı olması gerekiyor.

Teselli bulduğum tek nokta; 6 yaşındaki H.K.G nin pes etmeyip tek başına mücadele ederek kendini yetiştirmesi ve yaşadığı çirkinliklere karşı gelerek çıkış yolu bulması ve hayatını kurtarması gurur duyulacak bir olay, hem de çocuğuyla..

Genç nesiller adına sevindirici..

Demek ki, kamuoyunda genç kızların ve kadınların bilinçlendirilmesi meyvelerini veriyor. Kadın hak ve özgürlükleri konusunda emeği geçen tüm kadınların ve örgütlerinin başarısıdır bu!

Ama benim asıl şaşkınlığım; iktidar ve muhalefet ayrımı yapmadan tüm siyasi partilere. Sanki ülkemizde bu tür olaylar çok nadir oluyor veya ilk defa duyuluyor gibi.. Son otuz yıldır hergün biraz daha artan kadın cinayetleri, cinsel taciz, tecavüz, ensest; sokaklarda, çocuk yurtlarında, tarikatlarda, okullarda, evlerde, iş yerlerinde, siyasi partilerde yani kısacası heryerde olabildiğince yaşanıyor.  

Sanıyorlar ki; ara sıra böyle olaylar yaşanıyor ve hepsi tarikatlarda, dini vakıflarda oluyor. Tarikatları ve vakıfları zaten kanıksadık, bilmeyen yok. Ancak sadece dini vakıf ve tarikatlarda olanları görüp, oy uğruna diğerlerine (özellikle ev içi şiddet ve tecavüze) kulaklarınızı tıkarsanız bu ülke ENSEST cenneti olur! Nitekim oldu da..
 
Artık bu olay bir milat olsun. Devletin tüm kurumları ve siyasi partilerden oy kaygısına kapılmadan, mağdur olan kadınlar ve çocuklar için somut adımlar atmasını bekliyoruz. 

Örneğin; biz KAZETE olarak 25 yıllık mücadelemizde, ülkemizde yaşanan kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüz, aile içi cinsel şiddet (ENSEST) ve yaşamı kısıtlayan her türlü ayrımcılık, hak ve özgürlükler konusunda gücümüz yettiğince kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla görevimizi yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. 

Bu bağlamda ısrarla işlediğimiz konulardaki haber başlıklarından yıllara göre bir özet sunuyorum, hatırlasınlar diye..

Türkiye'yi yönetenler ve yönetmeye talip olan siz siyasi parti liderleri: Bugüne kadar bu ülkenin kadınları ve çocukları için ne yaptınız?

İstanbul Sözleşmesi'nin bile bir gecede fesh edilmesine göz yummadınız mı?

EKİM/ 2000
"Çocuklar, taciz ve şiddeti en yoğun biçimde yaşıyor"                                          
 Çocuklara yönelik cinsel istismarın en büyük sorumlusu babalar ve en yakın akrabalar.

.
 EYLÜL/ 2003

"Devlet 'cinsel suça' hoşgörülü"                                                                
'Namus' kavramı devletin harekete geçmemesinin bir bahanesi ve cinsel şiddet mağdurlarını susturmanın bir yolu olarak kullanılıyor.
EYLÜL/ 2005
Adli Tıp Enstitüsü araştırmasına göre "Her 4 çocuktan biri ensest kurbanı"
KASIM/ 2006
"Aile içi çocuk tacizi ve tecavüzü utanç duygusuyla gizleniyor"                                 
Ailenin kutsallığı adına 17 aylık bebeğe tecavüz olayında iktidar sınıfta kaldı.
OCAK/ 2007
"Toplumun uzun yıllardır kanayan yarası olan ve aileler içinde gizli tutulan, yapanın yanına kar kaldığı bu çocuk taciz ve tecavüzlerini tüm çıplaklığıyla kamu vicdanının önüne seriyoruz.
MART/ 2007                                                                                      
"Aile içinde cinsel tacizi yaşamak bir kader değildir"                                          
 Biz topluma bunu öğretemedik. Üstelik çocuk tacizini ençok anneler gizliyor.
MAYIS/ 2007
Ensest ile mücadelede okullarda çocuklara yönelik eğitim verilmesine Milli Eğitim Bakanı"Dünya görüşümüze ters düştüğü için" diyerek karşı çıktı.
AĞUSTOS/ 2008
"Kadın ve çocuk istismarına ağır cezalar geliyor"                                               
Son yıllarda çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının arttığı ve caydırıcı olmadığı gerekçesiyle CHP-MHP-DTP-AKP cezaların tekrar arttırılmasını önerdi.
MAYIS/ 2009
"Bırakın çocuk kalsınlar"                                                                       
İslamın yoğun yaşandığı ve feodal yapının egemen olduğu birçok ülkede olduğu gibi Türkiyede de
çocuk evlilikler arttı. Erken yaştaki evlilikler çocuklar için BM tarafından insan hakları ihlali ve şiddet olarak görülüyor.
EYLÜL/ 2009                     
"İkibin beşyüz cinsel taciz ve tecavüz mağduru Adli Tıp Kurumu'dan gün alabilmek için sıra bekliyor"
MAYIS/ 2010
"Tüm yurtta hoşgörüyle beslenen cinsel şiddet ve tecavüz olayları kanser gibi çoğalıyor"        
Ajanslara ve haber bültenlerine düşen taciz ve tecavüz olayları toplumsal cinneti andırıyor.
HAZİRAN/ 2010
"Türkiye; Siirt'de ilköğretim okulunda yedi kız öğrenciye aralarında okulun müdür yardımcısı ve ilin şeyh efendisinin de bulunduğu 25 kişinin tecavüz etmesi olayının şokunu yaşadı"
EKİM/ 2010
"Hiçbirimiz güvende değiliz"
Tecavüzcüler kısa süre yatıp toplum içine salıverilmesiyle kadınlar ve çocuklar için tehdit unsuru olmayı sürdürüyor.
MAYIS/ 2011
İnsan hakları izleme örgütü(HWR): Türkiye de yasalarda ve uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle kadınların ve kız çocuklarının şiddet ve tecavüzden korunamadığını belgelerle açıkladı.
EYLÜL/ 2011
"Her üç evlilikten birinin erken yaşta yapıldığı ve yüzde 33'ünün çocuk gelin olduğu Türkiye'de dul erkekler başlık parası karşılığında Güneydoğu'dan getirilen kız çocuklarıyla evleniyor.
KASIM/ 2011
"Kadınlar, devleti iradesini ortaya koymaya çağırdı"
Kadın katliamlarını ve aile içi taciz ve tecavüzleri önlemek için tek yasa yetmez. TBMM önce Avrupa Konseyi Sözleşmesini onaylasın"
ŞUBAT/ 2014
"Tecavüz edilen kız çocuklarına 'çocuk gelin' denilmesi tecavüzü meşrulaştırıyor"
12'sinde evlendirilen, 13'ünde çocuğu olan, 14'ünde ise ölü bulunan Kader E.nin trajedisi.
HAZİRAN/ 2014
"AKP'nin hazırladığı cinsel istismar tasarısı mağduriyetleri gidermiyor"
Kadın ve çocuklara yönelik taciz ve cinsel istismara ağır cezalar getireceği iddia edilen yargı paketi düş kırıklığı yarattı.
AĞUSTOS/ 2014
İstanbul sözleşmesi yürürlüğe girdi
"Kadın ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede yeni dönem"
 "Erken evlilikleri önlemede bir ilk yaşandı: "Çocuk gelini evlendiren imama hapis"
OCAK/ 2015
Unicef'in Türkiye'de aile içi şiddet raporuna göre: "En fazla şiddeti 18 yaş altı kızlar görüyor"
NİSAN/ 2016
"Devlet tacizciyi koruyor"
Türkiyenin gündemini değiştiren Karaman Ensar Vakfı yurtlarında yaşanan 10 erkek öğrenciye tecavüz vakasından sonra kimyasal kastrasyon (kimyasal kısırlaştırma) tartışmaları başladı.
TEMMUZ/ 2016
Uluslararası Çocuk Merkezi(ICC) raporuna göre: "Çocuk istismarında Türkler ilk sırada"
AĞUSTOS/ 2016
"Tecavüzde 15 yaş kuralı iptal edildi"
Anayasa Mahkemesi 15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışı cinsel istismar olarak kabul eden TCK 301 maddesini iptal etti.
EKİM/ 2017
"Evlilik de boşanma da İmama emanet"
NİSAN/ 2018
6 yaşındaki torununu defalarca cinsel istismarda bulunan 72 yaşındaki ‘Dede’ye beraat
EYLÜL/ 2019
İstanbul Ümraniye'deki Fıkıh Araştırmaları Derneği'ne (FIKIH-DER) ait yatılı kursta kalan 6 çocuğa cinsel istismar.
EKİM/ 2020
  7 ve 10 yaşındaki iki çocuk anneleri  Merve A., üvey babası Rahmi A. ve dayısı  S.C.G., "cinsel istismar,  fizisel şiddet gördükleri gerekçesiyle şikayetçi oldu. Mahkeme 15 Kasım 2021 tarihinde, üç sanık hakkında da beraat kararı verdi.
EYLÜL/2021
"Kahvaltı yalanıyla 2 çocuğa cinsel istimar"
Ankara'nın Sincan ilçesinde Mustafa S. (27), 12 ve 13 yaşlarındaki 2 kız çocuğunu darbedip, cinsel tacizde bulundu.
KASIM/2022
"Zincirleme şekilde cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma",
Çocuğun cinsel istismarı ve cinsel taciz" suçlarından savcının 49 yıl hapsini istediği MHP Diyarbakır İl Başkanı C. K. beraat etti. C.K., 17 yaşındaki E.A'ya defalarca cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklanmıştı.
----------------

* [email protected]