Nefeslerimizi tutmuş çekişmeli dört eyaletten gelen oylarla Demokratların öne geçişini izlerken, tarihi bir ana şahit olacağımızın çok yakın olduğunun farkına vardım birden. Sanırım heyecanlı bekleyiş bana Kamala Harris seçilirse tarih yazılacağını unutturdu. O nedenle, ABD’nin yeni Başkanı ve Başkan Yardımcısı’nın açıklanmasına belki de dakikalar kala size Kamala Harris’i anlatmak istiyorum.

Ben bu seçime “Yaşayan Ölüler Yarışı” diyorum. ABD’nin 59. Başkanı olmak için yarışan iki adaydan Joe Biden 78 ve halihazırdaki Başkan Donald Trump 73 yaşında. Yanlış anlaşılmasın yaş yetmiş iş bitmiş denmesine karşıyım. Benim burada eleştirdiğim yaş değil elbette sadece gençlere fırsat verilmemesi. Elbette beyaz adamların yarışı da eleştirdiğim diğer bir konu. Bu nedenle, yaşlı beyaz adamların yarıştığı bu seçimleri benim için izlenmeye değer kılan kişi, Kamala Devi Harris.

Hindistan’dan ABD’ye 19 yaşında üniversite okumak için gelen annesi, Shyamala Gopalan, Harris’in Jamaika asıllı babası Donald Harris ile Kaliforniya Üniversitesi Berkeley kampüsünde siyahilerin hakları için katıldıkları bir gösteride tanışıyor. Irkçılığa karşı mücadele eden, eşitlik için, adalet için savaşan bir anne babanın çocuğu olan Kamala Harris, 1964 yılında, Amerika’daki ırkçılığa karşı en büyük zafer olarak kabul edilen Sivil Haklar Yasası’nın (Civil Rights Act) doğduğu yıl Kalifoniya’nın Oakland şehrinde dünyaya geliyor. Aynı yıl, annesi Gopalan, endokrinoloji alanında tamamladığı doktora tezi ile meme dokusunun hormona duyarlılığı konusunda önemli katkılar yapıyor. Kamala Harris, Başkanlık yarışına atıldığı 2019 yılında, kendisini Amerikan halkına ve seçmenine daha iyi anlatmak adına yazdığı biyografik anı kitabında, annesinin ilhamının ve değerlerinin kaynağı olduğunu söylüyor.

Çocukluğu Kaliforniya’da geçen Harris, anne ve babasının ayrılmasının ardından, annesine Montreal’deki McGill Üniversitesi’nden gelen teklif üzerine, annesi ve kendisinden üç yaş küçük kızkardeşiyle Montreal’e taşınıyor. Orta ve lise öğrenimini Montreal’de tamamlayan Harris, üniversite için ABD’ye dönüyor ve ABD’nin Washington DC’de bulunan köklü siyahi üniversitelerinden Howard Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve İktisat okuyor. Ardından, Hukuk okumak için, doğduğu topraklara Kaliforniya’ya geri dönüyor.

Babası da annesi gibi üniversitede öğretim üyesi olan Harris’in, annesi ve babasının yolundan gitmesi beklenirken, o, hukukçu olmayı seçiyor.  Harris, Kaliforniya eyaletinin ilk siyahi ve Güney Asyalı kadın başsavcısı seçilerek 2003 yılında göreve başlıyor.  2016 yılında, yine tarih yazıyor Harris ve Kaliforniya’dan ikinci siyahi ve  ilk Güney Asyalı-Amerikalı kadın olarak ABD Senatosuna seçiliyor.  İki yıl geçmeden kendini başkanlık yarışında buluyor. Ocak 2019’da, 2020 başkanlık seçimleri için Demokratlar'ın aday adayı olduğunu ilan ediyor ve seçim kampanyasına başlıyor. Adaylığını açıklamak için atalarına bir saygı duruşu olarak insan hakları savunucusu Martin Luther King’i anma gününü seçiyor Harris.

Seçim kampanyasının logosunu da, cumhurbaşkanlığına aday olan ilk siyahi kadın Temsilci Shirley Chisholm’un kendi seçim kampanyasında kullandığı grafikleri kullanarak çiziyor. Aralık 2019’a geldiğimizde ise Harris yarıştan çekildiğini üzülerek açıklıyor. Sebep olarak da,  yarışa devam edecek kampanya bütçesine sahip olamadığını söylüyor. Aslında sadece bireysel bağışlarla kampanyasının ilk üç ayında 12 milyon dolara yakın bağış toplayarak ciddi bir başarıya imza atan Harris’in diğer aday adaylarıyla boy ölçüşmesi mümkün olmuyor.  Yarışta rakibi olan Joe Biden, Demokratların desteğini alıp, Başkan Yardımcısı olarak Kamala Harris’i seçtiğini duyurduğunda, Harris bir tarih yazmaya hazır. Annesinin üzerinde kalıcı bir etki yaratan sözü kulaklarında: “Kimsenin sana kim olduğunu söylemesine izin verme. Onlara kim olduğunu sen söyle.”

Başkanlık yarışına atıldığı günden bu yana adını yanlış telaffuz ederek onunla alay eden Cumhuriyetçi partinin kelli felli kurmaylarına kızıp kızmadığı sorulduğunda, bu tür hareketlerin sadece onların değerlerinin ve olgunluklarının bir yansıması olduğunu söyleyerek gülüp geçiyor.

Çok kısa bir süre içinde, ABD tarihinin ilk kadın Başkan Yardımcısı olmaya hazır Kamala Harris, sizce bir anda Amerika’nın ilk kadın Başkanı olur mu? Hem kadın hem siyahi, hem de Hintli Amerikalı. Olur mu olur.

Joe Biden’a uzun bir ömür diliyorum. Elbette böyle bir temenni de bulunmuyorum. Bulunmam da. Yaşı gereği ikinci bir dönem Başkanlık yapacağını düşünmüyorum sadece. Bir kadını en üst makamın bir altında görmeye alışan ABD halkının da dört yıl sonra bir kadını Başkan seçeceğine ve bunun da Kamala olacağına inanıyorum.