Dün ben de tüm dünya ile aynı anda nefesimi tutmuş bir halde Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Mars’a inen beşinci uzay aracı olan Perseverance ve beraberinde giden Ingenuity isimli dünya dışında uçan ilk mini helikopterin Kızıl Gezegen’e inişini izledim. Yedi ay süren sorunsuz yolculuğun son yedi dakikası, Seven Minutes of Terror, yedi dakika süren terrör olarak biliniyor ve yıllar süren tüm hazırlığın en kritik aşaması.
Ben bugün size bugüne kadar yazılmış, çizilmiş, anlatılmış bilgileri tekrarlamayacağım. Size NASA’daki kadınlardan bahsedeceğim. NASA’nın Kaliforniya'daki görev kontrol odasından tüm dünyaya sakin sakin,
"İniş onaylandı! Perseverance, Mars'ın yüzeyinde güvenli bir şekilde, geçmiş yaşamın izlerini aramaya hazır, ”diyen Dr. Swathi Mohan’dan bahsedeceğim.
Kimdir Dr. Swathi Mohan? Henüz bir yaşındayken ailesiyle Hindistan'dan Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden Mohan, uzaya olan aşkının 9 yaşında izlediği Star Trek dizisiyle başladığını ve o günden beri katlanarak arttığını söylüyor. Dr. Mohan, Cornell Üniversitesi’nde makina ve havacılık mühendisliği alanlarında çift anadal ve yüksek lisans yaptıktan sonra ABD’nin en prestijli bilim yuvası Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) doktorasını tamamlıyor.
Alnının ortasında, üçüncü Göz olarak bilinen bölgede, Hindu dinine inananların yapıştırdıkları bindi’siyle, bize seslenen Dr. Mohan, sadece Hindistan kökenli kız çocuklarına değil dünyadaki bütün kızlara ilham veriyor. Alnındaki kırmızı noktası ile evlerimize konuk olan Dr. Mohan, saçlarını da NASA logosundan esinlenerek maviye boyamış ve yıldızlarla süslemiş. Sosyal medyada, zamane deyimle, fenomen olan Dr. Mohan, hem süslü hem de akıllı olunur diyor adeta bize.
Bilmem kimse Dr. Mohan’a Feminist misiniz diye sordu mu hiç? Öyle bir röportaja denk gelmedim. Eminim, bir kadından dünyaya gelmiş her canlının otomatikman feminist olduğunu söyler. Sadece ülkemizde değil, dünyada da feminist kelimesi negatif bir anlam taşır. Feminist-anarşist, militant, aykırı, uyumsuz ve sayamadığım birçok negatif kavramla ilişkilendirilir. Bir mecliste feminist biri varsa ortam gerilir, huzur bozulur, oradakilerin tadı kaçar. Oysa, sadece kızı olan, kız kardeşi olan değil, kadınların can verdiği herkes feminist olmalıdır. Burada uzun uzun feminist kelimesinin köküne inip başınızı şişirmeyeceğim, çok kısa mikro-şiddet kavramından bahsedeceğim.
Ne zaman, insanın bir kızı olmalı, kız evlat başka, kızım var içim rahat, dediğinizde ya da dendiğini duyduğunuzda kızlarımıza nasıl bir kötülük yapıldığını hatırlayın. Bir o kadar basit ve inanılmaz masum görünen bu söylemlerin hem kız hem oğlan çocuklarımızın bilinçaltında nasıl bir kodlamaya yol açtığını düşünün. Kız evladın yaptığını erkek evlat erkek evladın yaptığını kız evlat yapar. Siz bu toplumsal cinsiyet rollerini onlara yüklemezseniz, sağlıklı bireyler yetiştirir ve kadın cinayetlerine kadar varan şiddetin önüne geçmiş olursunuz.