Hepinizin hayatında bir PINAR vardır.
Hepinizin
hayatında bir PINAR
vardır...
Kızınız,
torununuz, yeğeniniz, kuzeniniz, gelininiz, arkadaşınız veya
komşunuz...
27
yaşında, üniversite
öğrencisi...
Hayat
dolu, hayalleri olan, her genç
kız gibi aşık olan...
Ama
bu yaşadıklarının yanı sıra önce
okulunu bitirip hayata tutunmak için
yanıp tutuşan...
Ve
yaşamı mücadele
içinde
geçen
bir Pınar"ı yaşatamadık...
Hem
de ülke
olarak! Gözümüzün
içine
baka baka kayıp gitti elimizden.
Toplumun
yarısı can güvenliği
sorunuyla karşı karşıya ama ne toplumun diğer yarısı
erkeklerden ne de ülkeyi
yönetenlerden
ses yok, olanlar
da çok cılız.
Soruyorum
size “bu
sadece biz kadınların
sorunu
mu?”
Kadın
cinayetleri “politiktir”
Türkiye”de
kadına yönelik şiddet haberleri otuz
yıl önce
duyulmaya başladı. “Bağır herkes duysun” kampanyasıyla
kadınlar cesaretlendi ve yavaş yavaş bu çemberi kırmaya
başladılar.
"Dayak
yiyen değil, dayak
atan
utansın” diyerek şiddeti
kamuoyuyla
paylaştılar.
Ama ülkemizde
kadına
yönelik şiddet
hep vardı, tecavüz
ve ensest ise çok yaygın olmasına rağmen her zamanki gibi
tabuydu.
Kadınların
mücadelesiyle şiddete karşı bilinç arttıkça, hükümet
yasal düzenlemelerle önce 4320 sayılı Aileyi koruma yasası ,
bundan
8 yıl önce de 6284 sayılı Ailenin korunması ve kadına şiddetin
önlenmesi yasasını çıkardı. 2014 yılında ise hepimizin
duyduğu ama yüzde 50'mizin ne anlam taşıdığını bilmediği
İstanbul
Sözleşmesini uygulamaya
başladı.
Hükümet
imzaladığı bu sözleşmeyi topal ördek misali uygular gibi
görünerek taahhütlerini yerine getirmedi. Üstelik
her yıl kadın cinayetleri daha da artmaya başladı. Son yıllarda
ise neredeyse kadınların öldürülmediği gün yok gibi.
Peki
bu durum karşısında halkımız ne yapıyor: Cinayet haberini
alınca sosyal medya iki gün yıkılıyor. Ondan sonra sanki
hiç yaşanmamış gibi unutuluyor yani
ateş düştüğü yeri yakıyor.
Kadınların
birey olmasına tahammül edemeyen hükümet,
öldürülen kadın için sadece
taziye
mesajı yayınlıyor. Katil mahkemede iyi
halden indirim
alıyor. Ülkemizde kadınlar sokak ortasında hunharca katledilmesine rağmen
hükümet kadınları şiddetten, ölümden korumak için imzaladığı
İstanbul Sözleşmesinden
ayrılmak istiyor!
Gelelim
muhalefete:
Siyasetin dönüştürücü gücü olan muhalefet tüm kararlılığıyla devreye girmiyor. Türkiye'nin temel meselelerini önceleyerek, politikalar ortaya koyarak
toplumun önüne düşmesi gerekirken oy kaygısıyla içe dönük
politika izliyor. Siz hiç muhalefet partilerinin kadınıyla
erkeğiyle gümbür gümbür kadın
hak ve özgürlükleri konusunda umut yarattıklarını gördünüz
mü?
Türkiye'de siyaset kadınlar üzerinden yürütülüyor ama
siyasetin alanını kadınlara açmıyorlar. Erkek egemen siyasetin oyununu bozmak ise yine biz kadınlara düşüyor.
Kazanılmış haklarımızın elimizden kayıp gitmesine izin vermeyelim...
Tüm
siyasileri mesaj yağmuruna tutalım...
Ta ki sesimiz duyuluncaya, onları uyandırıncaya kadar!