Şehirler bile yavaşladı; sen hala koşturuyorsun!Oysa artık oturmuş, durulmuş kök salmış birisin. Sakin, dingin, yavaş yaşamalısın.
Şehirler bile yavaşladı; sen hala koşturuyorsun!
Oysa artık oturmuş, durulmuş kök salmış birisin.
Sakin, dingin, yavaş yaşamalısın.
Yine hangi rüzgâr savurdu, seni?
Bak Çocuk; coğrafyanın kader olduğu gibi doğduğun kuşakta kaderin taa kendisidir!
68 kuşağının sürümü olan biz 78’liler hep hareket halindeyiz.
Anlamanı beklemiyorum!
Gezi Direnişinde de böyleydim.
Eve, ofise, kafelere, toplantı salonlarına sığamıyordum.
16 Nisan Referandumu da beni yıllar sonra coşturdu.
Ülkemi şehir şehir, ev ev gezdim.
Dostluk köprüleri kuruldu ve umut yeşerdi.
7 Haziran seçimlerinde büyüyen umut çiçek açtı!
Saydığım bu toplumsal olaylarda hep kabına sığmayan biriydim.
İsyan türküsüne kulak vermiyorsan yaşamın ne anlamı var?
Doğru, çünkü o eylemlerin içinde yaşadın.
Söyle bana; ‘Sarı Yelekliler’ seni niye coşturuyor?
‘Sarı yelekliler’, “Sarı isyan!” Nedir, ne değildir biliyor musun?
Görüyorum ki sen iflah olmaz birisin! Nasıl da bu eylemi, 68 kuşağının ilk fitili Fransa’da çaktığına bağlıyorsun. Hatta ilk devrimin başkenti Paris diye haykırıyorsun! ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik!’ bu şehirden dünyaya ses verdi diye ballandıra ballandıra anlatıyorsun!
Paris’e sevdalıyım çünkü Paris devrimin başkenti diye tekrarlıyorsun.
Daha geçen buluşmamız da; bak, Çocuk! Sana çok sevdiğim bir şiiri okuyayım mı demiştin. Benim o şiiri çok sevdiğimi bilmeden; Nazım Hikmet’in bu şiirini hep çok severek Genco Erkal’dan dinlediğimi öğrenmeden bir de senin buğulu sesinden dinledim.
Bir ortak paydanın sevincini yaşadım.
Hep yaptığın, benim de alışmaya çalıştığım her önerine bir açıklama ile başlıyorsun ya, o günde öyle başlamıştın:
Nazım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirini biliyor musun? O uzun, o insanı ayakta tutan, o insanı umut dolduran şiirini okusaydın. Belki yaşamın değerini anlar, ona göre yaşama bakardın.
“Yaşamak şakaya gelmez, /büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın/bir sincap gibi mesela,/yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,/yani bütün işin gücün yaşamak olacak./Yaşamayı ciddiye alacaksın,”
Yaşamak yüreği İnsan Hakları arşivi olmaktır…
Doğadan hatta börtü böcekten, çevrendeki tüm canlılardan haberdar olmak, izlemek, gözlemek, duyarlı olmak, sevgiyle yaklaşmaktan daha öte nedir yaşamak? Ben! Ben! Ben! Böyle yoksul ve yoksun bir yaşam tablom sence olabilir mi? Benim tablomun renkleri, çocuklarımız, kadınlarımız, çevremiz, emekçiler, ülkem ve geleceğimizle rengârenktir.
Şehirler bile yavaşladı diyorsun ki haklısın peki sen benim yaşam ilkem olan Goethe’nin şu sözünü biliyor musun?
“İnandığı şeyi yapan insanın enerjisi asla tükenmez!” diyor.