Gitmek…Bir an gelir her şeyi ardına bakmadan bırakıp gitmek istersin. Kolay mı?Özgürlük mü?Gitme isteği dünyanın her yerinde her insanın aklına gelen bir eylem olsa dayaşama dönüştürenlerin sayısı çok azdır.
Gitmek…
Bir an gelir her şeyi ardına bakmadan bırakıp gitmek istersin.
Kolay mı?
Özgürlük mü?
Gitme isteği dünyanın her yerinde her insanın aklına gelen bir eylem olsa da
yaşama dönüştürenlerin sayısı çok azdır.
Gitmek düşüncesi daha çok yaratıcı insanda ağır basıyor.
Üretim mutfağını kurduğu şehir onun yeni yurdu oluyor.
O şehirden o ülkeye ve dünyaya sesleniyor.
Gezgin ruhu onun bir yere bağlanıp kalmasına isyan ediyor.
Bu isyanı dindirmek günler, aylar, yıllar alıyor.
Bazı sanatçılar, oturmuş, durulmuş, kök salmışsa gitmesi zorlaşıyor.
Sen bile dünyanın kaç okyanusunun seyrine dalmış, saçlarını fırtınasına
teslim etmiş, hatta pasaportunu okyanusun sularına bırakma isteğini duymuş, vazgeçsen de o
düşü yaşamışsın.
Doğduğun topraklardaki göçe senin yarınların adına karar verilmiş.
Toprağınla bütünleşmeden, anılar biriktirmeden ayrıldığın için çocukluğunun anavatanı
doğduğun değil büyüdüğün şehir olmuş.
O şehirde büyümüş, okullara başlamış, sevdalanmış, anne olmuşsun. Öyle
kopmaz bağlarla bağlanmışsın ki dünyanın en güzel şehrine gitsen de onun adının yazıldığı
kirli tabelayı bile özler olmuşsun.
O şehrin her kilometre karesinde ayak izlerin, her güzelliğinde göz hakkın,
her yenisinde sevincin, anılar yaşadığın mekânların yok edilişinde yüreğine çöken hüznün var.
Gitmek kolay mı?
Bir sokağın adı yüreğine kazılmışken ansızın değiştirilmesine öfken, isyanın
büyüyorsa; bırakıp gidebilir misin?
“Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var, ne de bir yol sana.”
İskenderiyeli Konstantinos Kavafis; üç ülkeli bir şair olarak bu şiiri yazmış.
İnsanların derin bir ruh iklimiyle yaklaştığı bu şiir her okuduğunda insanı
farklı etkiliyor.
Ne kadar etkilense de kök saldığı, gözü gibi baktığı şehri, künyesine
kazılmış insanları, dostlukları, bir kahvenin hatırını taşıyan güzel insan yüzlerini, parkları,
gölleri, ırmakları, bazı kurumların görkemli ışığından bile yoksun kalmak istemiyor.
Gitmek istese de gidemiyor, insan.
Haksızlıklara uğrasa da göç etmek yerine kalıp mücadele etmek istiyor.
Gitmek, kaçak yaşamlara karışmak, karmakarışık olmak ona göre değildi.
Kaldı…