Son yıllarda artan kadına şiddet olayları karşısında pek çok insan şunu soruyor. “ Neden şiddet bu kadar arttı ve özellikle de kadına şiddet? Eskiden beri vardı da bu kadar görünür ve fark edilir mi değildi, yoksa gerçekten sayısal olarak ciddi bir artış mı var? Elbette eskiden sosyal medya olmadığı için belki bu kadar ve eskiden olduğu gibi sadece basına ihtiyaç duyulmadığı için bu kadar hızlı ve yaygın bir şekilde görünür ve fark edilir olmayabilir diye de düşünülebilir.

Son yıllarda artan kadına şiddet olayları karşısında pek çok insan şunu soruyor. “ Neden şiddet bu kadar arttı ve özellikle de kadına şiddet? Eskiden beri vardı da bu kadar görünür ve fark edilir mi değildi, yoksa gerçekten sayısal olarak ciddi bir artış mı var? Elbette eskiden sosyal medya olmadığı için belki bu kadar ve eskiden olduğu gibi sadece basına ihtiyaç duyulmadığı için bu kadar hızlı ve yaygın bir şekilde görünür ve fark edilir olmayabilir diye de düşünülebilir. Fakat yine de sosyal medyanın hayatımıza girdiği ilk yıllarla kıyaslarsak da yine de kadına şiddet ve öld#252;rme olaylarının çok ciddi bir artış gösterdiğini söylemek mümkün. Herkes soruyor “Ne oluyoruz?” diye. Elbette olan en önemli şey şudur:  ‘68  Hareketinin en önemli sloganlarından biri olan “Bireysel olan her şey politiktir.” Cümlesinin penceresinden baktığımızda gördüğümüz çok nettir. Kadınların erkeğe itaati ve sokaklara çıkmayıp evde olmasını öngören ideolojinin hakim olduğu bir memlekette elbette bu tür davalarda verilen cezalar da diğer tüm kadınlara göz dağı niteliğindedir. Ne yazık ki durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. 

Tüm bunlar olup biterken sorulan sorulardan biri de eğitimin şiddet olayında ne kadar rolünün olmasıyla ilgili. Elbette eğitimin çok önemli olduğunu biliyoruz. Ancak tek başına eğitimin yeterli olmadığının da örnekleri var çevremizde. Eğitimin yanı sıra annelerin kız çocuklarını yetiştirmede ve bu konudaki yaklaşımının ve aynı zamanda kızlarını yetiştirirken karakter sahibi, onurlu ve iyi bir rol model olmalarının da en az eğitim kadar önemli olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Eğitimin tek başına hiçbir anlamının olmadığını anlatmaya çalışan  birkaç örnek bu konuda meramımı daha iyi anlatmaya yardımcı olacaktır eminim.

Denizli’nin bir yaylasında tanıdığım çift, aklıma ilk gelen.  Her ikisi de ilkokul mezunu idi.  Onları tanıdığımda amca 75, teyze ise 70 yaşında idi. Evlerine en az beş kez gittiğim bu çift, ne zaman gittiysem birbirlerine karşı olan nezaket ve sevgileri beni çok büyülemişti. Amca  ve eşi birbirlerine karşı inanılmaz bir sevgi ile bağlı idiler. Bu sevgi tüm bakış ve davranışlarına yansıyor ve birbirlerine olan düşkünlük ve bitmeyen sevgileri ile herkesi kendilerine hayran bırakıyordu.
Diğer örnek ise bir dönem yaşadığım Bornova’daki apartmanda kapıcı ve eşi idi. O apartmandan taşınmamın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen beni çok etkileyen bu çifti unutmadım. Kadın ve eşi her ikisi de yine zar zor ilkokulu bitirmişti. Ancak kadının kocasına, erkeğin de karısına duydukları sevgi ve saygı ibret alınacak denli güzeldi. 

Tüm bu güzel örnekleri yaşarken İzmir’in merkezinde bir üniversitedeki öğretim üyesi Profesörün eşini dövdüğü haberi gelmişti. Yalnızken eşine uyguladığı şiddet yetmiyormuş gibi en son evlerine gelen konukların yanında eşine şiddet uygulaması, kadının noktayı koymasına neden olmuş ve ortak erkek çocuklarının velayetini kadın almış ve evliliklerini bitirmişlerdi.

Her zaman dediğimiz gibi…. Sevgi her işin başı ve her derdin ilacı.  Eğitim elbette şart. Ancak sevgi olmadan ne saygı, ne huzur oluyor. 

Sağlık ve sevgiyle….