Haziran ayında Ankara'da BM ortak programı çerçevesinde kadınlarla ilgili iki önemli toplantı yapıldı. İlki 8 Haziran'da CEDAW-Türkiye  Sivil Toplum Yürütme Kurulu'nun düzenlediği CEDAW Gölge raporu konulu toplantı, diğeri de 21 Haziran'da başlayan ve üç gün süren, Üçüncü  Kadın Sivil Toplum Kuruluşları forumuna katılan 600 kadının "Eşitlik için buluşuyoruz" temalı toplantısıydı.


 


 


Haziran ayında Ankara'da BM ortak programı çerçevesinde kadınlarla ilgili iki önemli toplantı yapıldı. İlki 8 Haziran'da CEDAW-Türkiye  Sivil Toplum Yürütme Kurulu'nun düzenlediği CEDAW Gölge raporu konulu toplantı, diğeri de 21 Haziran'da başlayan ve üç gün süren, Üçüncü  Kadın Sivil Toplum Kuruluşları forumuna katılan 600 kadının "Eşitlik için buluşuyoruz" temalı toplantısıydı.


 


CEDAW'da asıl olan; kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönündeki uygulamalarla kadınlarla erkekler arasındaki eşitliğin  sağlanmasıdır. Bu bağlamda Türkiye 7. raporunu önümüzdeki aylarda verecek. Devlet raporunu verdikten sonra oturum tarihi bildirilecek ve  ardından STK'larda kendi raporunu gönderecek.


Dengeli ve gerçekçi olması istenen bu raporların hazırlanması konusunda 2005 ve 2010 deneyimleri, bugüne kadar yapılanlar, gelişmeler ve  yeni tavsiye kararları görüşülerek yeni gölge rapor için planlama ve koordinasyon konuları tartışıldı. 


 


CEDAW Komitesi üyesi ve eski başkanı Feride Acar 28 nolu genel tavsiye kararının Toplumsal Cinsiyet Eşitliği olduğunu ve bu konuda çok  tartışmalar yaşandığını, en son çıkan 29 nolu tavsiye kararının ise "Evlilik, aile ilişkileri ve evliliğin sonlanması sonucu ortaya  çıkan ekonomik durum yani kadın yoksulluğu olduğunu belirterek öne çıkan diğer kararları şöyle sıraladı:


Çatışma ve çatışma sonrasında kadına yönelik şiddet, savaş sonunda tecavüzün insanlığa karşı işlenen suçlardan kabul edilmesi(Ulusal  hukuka yansıtılmıyor), kırsal alandaki kadın istihdamı (ekonomik verilerde kaydının olmaması), Adalete erişim ( hala kadınlar için  yasalar eksik), evli kadınların birey olarak haklarının korunması, zararlı uygulamalar ( temel insan haklarını ihlal eden birey onurunu  yadsayan).


                                         


Uçan Süpürge'nin organizasyonunu yaptığı "Üçüncü Kadın Sivil Toplum Kuruluşları Forumu'nda ise en can alıcı dolayısıyla en kalabalık  çalışma grubuyla "Siyasete katılım ve yerel seçimlerde erkek egemenliğini nasıl aşarız?" başlığını taşıyan atölyeydi.


 


Siyasette olan ve kadın örgütlerinde çalışıp siyasete ilgi duyan bütün kadınlar bu atölyede toplandı. Yıllardır hem bu kadın  örgütleriyle iç içe çalışan hem de siyasette karar mekanizmasında olan bir kişi olarak bu konudaki görüşlerimi açık yüreklilikle  paylaşacağım:


 


Kadınlar siyasette yıllardır itilip kakılmaktan bıkmışlar ve kimseye güven duymuyorlar. Şu an tek güvendikleri nokta "Gezi Direnişi"nın  yarattığı sonuçlar.. Çünkü kadınlar, gençler kadar etkindi Gezi Parkı olaylarında ve dolayısıyla kadınlara güven geldi. Yani hep  birlikte olursak siyasetteki bu çıkmazı da aşarız, diye düşünüyorlar.


Siyasi Partiler ve seçim yasası çıkmadığı için "Kota" konusunda güvenleri yok. Yasaya toplumsal cinsiyet eşitliğinin konmasını yani  yüzde elli eşitliğin fermuar sistemi(bir kadın bir erkek) şeklinde uygulanması ancak onlara güven verecek. Yoksa kadınların toplumda  gittikçe daha çok baskı altına alındığı ve geriye gidişin hızlandığı yönünde ciddi kaygıları var. Siyasi partilerde barajın düşürülmesi  ve eğitim sisteminin değiştirilerek kızlara liderlik ve girişim derslerinin verilmesi önemli talepler arasında.


 


Kadınlar birbirlerine şunu soruyorlar; Kadınların gerçek anlamda hiçbir partide yeri yok. Nasıl bir çözüm üretmeliyiz?..


Çok radikal fikirler çıkıyor ortaya; Erkekler için çalışmayalım, kadınlar olarak hesap soralım ve cesaret gösterelim, uzun vadeli  programlarla nasıl güçleneceğimizi planlayalım, birlikte baskı grubu oluşturalım, hatta partilerde kadın kollarının kaldırılmasını  sağlayalım.


 


Doğru söze ne denir...


Şimdiye kadar tüm partilerde Kadınlar KOL, gençler de BACAK olmadı mı?


Ama artık kadınların da gençlerin de talebi baş ve ana gövdede görev almak.


Sadece çalışan, hiçbir kararda oyu bulunmayan ve tek seçen olarak kalmak istemiyor!


Ah "GEZİ DİRENİŞİ" ah..


Kadınların umudu da sonunda sen oldun!