“Din”den beslenenler / sömürücüler / din satıcıları; “Tanrı / Allah - Kitap / Kur’an” söylemiyle, bireysel olması gerekirken, kurumsallaştırdıkları “inancı”; önce farklı dinlere, sonra mezheplere, en sonunda da tarikat-cemaat-dergâhlar gibi alt oluşumlara ayırıp, kutsallaştırılmış kişilere tapınma(?!) haline getirmiş bulunuyorlar. Halbuki Allah'ın / Tanrı’nın son ilâhi Kitabı Kur'an, bakın nasıl muhteşem uyarılarda bulunuyor?!
“Arı, halis din, yalnız / dâima / sadece Allah'ındır.” (Zümer,3-Nahl,52)
“Ortağı olmayan Allah'a yönelin ve hepiniz O'na saygılı olun, Allah'ın dosdoğru dinine bağlanın ve ortak koşanlardan olmayın. Ortak koşanlar dinlerini parçaladılar ve fırkalar / gruplar / hizipler / bölük bölük / mezhep mezhep oldular. Her mezhep / grup / bölük kendi bağlandıklarıyla sevinip övünmektedir.”(Rûm,31,32)
“Hepiniz tek bir milletsiniz. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise, hepiniz yalnızca Bana kulluk edin / Benim için çalışın. Fakat milletler aralarındaki ilişkilerde, ayrılığa düştüler, bölündüler.” (Enbiya,92,93)
“Kuşkusuz tüm milletler bir tek toplumdur. Ben de sizin Rabbinizim. O halde Bana karşı saygılı olun. Fakat insanlar, işlerini kendi aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yazdıkları kitapla övünüyor.”(Mü’minûn,52,53)
“Allah’ın iyilik amacıyla gönderdiği ayetleri değiştirerek, halkların yok olmasına neden olanları görmedin mi? Allah’ın yolundan saptırmak için Allah’a ortaklar oluşturdular.”(İbrahim,28,30)
“Dinlerini parçalara ayırıp grup grup olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.”(En'âm,159)
(İsrâ,89)"Yemin olsun! Biz bu Kur'an'da, insanların anlamaları için, her türlü örneği verdik / ayrıntılı bir biçimde açıkladık."
(En’âm,38)”Biz Kitapta / Kur’an’da hiçbir eksik bırakmadık.”
Kur’an’ın, “din” konusunda tüm ayrıntıları verdiğini yeminle söyleyen Yaratıcı’nın Sözlerine rağmen; sonu, kafa koparmayı din zannedenlere varan, Peygamberimizi, Allah'a ortak eden(?!) “sünnilik” mezhepsel ayrımı; hangi kayıtlı bilgi ve belgelere göre oluşturulmuştur, nerede durdurulup, doğru-yanlış ayrımında sınırı ne çizecektir(?) bunu sormak lâzım! Sınırı Kur’an çizer, diyorsanız ki, hiç şüphesiz öyledir; bütün yollar yine Kur’an’a çıkar. Kur’an’ı bilmezseniz, sınırı da bil(e)mezsiniz!
Çünkü Kur'an'da, Allah Sözleri; sûre adları ve ayet numaraları ile kayıtlıdır ama Peygamber sünneti ve Peygamber hadisleri dedikleri şey hakkında hiçbir resmi kayıt yoktur. Hep hikaye ve rivayetler vardır. Asırlardır sağlam deliller aranmaktadır. Bir de şöyle düşünün! Eğer bir kulun aracı olması gerekseydi; Allah, Peygamberimizi ölümsüz yaratırdı -bu Allah’a göre çok kolay- ve bizler de gider sürekli ona danışırdık! Ya da, “Peygamber hadisleri / sünneti” diye ikinci bir kitabımız olurdu. Allah isteseydi, bu ikinci (“Peygamber hadisleri / sünneti”)kitabını da, Kur’an gibi yazılı kaynak olarak bıraktırmaz mıydı?! Neden Allah, ortaya, Peygamberimizin 23 yıllık zorluklarla dolu hayat mücadelesinden süzülüp, ilkelerle sabitleştirilmiş tek bir Kitap / KUR’AN bırakmış?!
Yaklaşık 1500 yıldır tartışılan bu muhteşem Kitap / Kur’an’ın, orjinal metnine bir kelime dahi ilave edemeyen -Allah tarafından bizzat korunmaktadır(Hicr,9)- ortak koşucu din satıcıları; kaynağı belirsiz ve kontrolsüz bir alan olan Peygamber sünneti, Peygamber hadisleri(?!) ile ilaveler yapmaya çalışmakta ve Kur’an’ın içeriğinden habersizleri bu yolla şirke sürüklemektedirler. Kur’an’ın söylediklerini-uyarılarını bilmezseniz; kim ateşe çağırıyor, kim Allah’a / özgürlüğe / Gerçeğin kaynağı Kur’an’a çağırıyor bilemezsiniz!!!
(Hâkka,44,45,46,47) ayetlerde, Yüce Yaratıcı, şöyle uyarır: “Eğer Peygamber kendi sözlerini, Allah’ın Kur’an’ıyla eş tutmuş olsaydı / Allah’a atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, Biz, Peygamberi kıskıvrak yakalar, sonra onun can damarını keserdik. Ve sizden hiç kimse de buna engel olamazdı.”
KUR'AN'da, Allah; zaman içinde değişik isimlerin eklenebileceği, mezhep-tarikat-cemaat-dergâh ayrımlarının, çok acı sonuçları konusunda uyarısını yapmıştır.
“Sakın, kendilerine apaçık kanıtlar geldikten sonra, gruplara ayrılıp, anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Mezheplere / gruplara bölünüp ayrılığa düşenler için büyük bir azap vardır.” (Âli İmran,105)
Dinler tarihi içinde bölünmeler, savaşları da beraberinde getirmiştir. Doğal sonuç; günümüzde de, ortadoğu, mezhep savaşları nedeniyle kan gölü! Bölünmenin durmadığı, “sünnilik” adı verilen mezhebin, alt kollarının da birbirleriyle savaşmakta olduğu coğrafyamızda, çaresiz / eğitimsiz / bilgisiz bırakılan halklar, bu bölünmelerin tüm acı faturalarını ödemektedir. İşte bölünme sonucu oluşan azap da budur.
Teslimiyet göstereceğimiz kudret-varlık; Allah / Tanrı TEK, son Kitabı Kur'an da TEK ve İslâm; bu Kitap içinde, son haliyle yer alan Allah’ın / Tanrı'nın öğütlerinden, uyarılarından ibaret.
“Allah, size, doğal güçleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi söylemez. Siz Müslüman / Allah’a teslim olduktan sonra, size küfrü; Kendisinin ilâhlığını, Rabliğini bilerek reddetmeyi söyler mi?”(Âli İmran,80)
“Dini sadece Allah’a ait kılın ve yaptığınız işlerde Allah’ı hiç hatırınızdan çıkarmadan davranın.”(A’raf,29)
“Allah’ın tüm peygamberlere gönderdiği dinin dışında, bir başka din mi arıyorlar?”(Âli İmran,83)
Peygamberleri yarıştıran dinlere inat; Kur’an’da, Peygamberler arası ayırım da YOK! İşte ayetler:
”Biz, Allah’a, bize indirilene / Kur’an’a, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, İsa’ya verilenlere inanırız. Bunların hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz sadece Allah’a teslim olanlarız” deyiniz.(Bakara,136)
“Elçi, Rabbinden kendisine indirilene / Kur’an’a inandı. İnananlar da inandılar. Hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar ve “Elçilerinin hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik ve uyduk. Rabbimiz bizi bağışla; dönüş sanadır” derler.(Bakara,285)
“Allah’a ve elçilerine inanan ve onların hiçbiri arasında ayırım yapmayanların da ödüllerini ileride verecektir.”(Nisa,152)
“Allah’a, bize indirilene / Kur’an’a, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına indirilenlere; Musa’ya, İsa’ya ve tüm Peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz Allah’a teslim olanlarız” de.(Âli İmran,84)
“Yemin olsun! Biz elçiler gönderdiğimiz toplulukları da sorguya çekeceğiz, peygamberleri / elçileri de sorguya çekeceğiz. Ve yemin olsun ki, Biz onları bilimsel kanıtlarla sorgulayacağız.” (A’raf,6,7)
“Ey Muhammed! Biz, senden gönderdiğimiz tüm elçilere: ‘Allah’tan başka ilah yoktur; sadece Allah’a kulluk ediniz’ diye vahyetmişizdir / bildirmişizdir.”(Enbiya,25)
“Bilin ki Muhammed sadece Allah’ın buyruklarını bildiren bir elçidir / yalnızca bir peygamberdir ve ondan önce de birçok elçiler gelip geçmiştir.”(Âli İmran,144)
“Allah’ın buyruklarını iyi anlayın ve O’nun huzurunda toplanacağınızı unutmayın!”(Bakara,203)