Bu Ekim ayı itibariyle sevgili yayıncımız Berrin’in izniyle köşe yazarları (ya da Hakkı Devrim’in harika ifadesiyle köşe kadıları) arasından ayrılmaya karar verdim. Politik nedenlerle değil; kişisel nedenlerle.
Bu Ekim ayı itibariyle sevgili yayıncımız Berrin’in izniyle köşe yazarları (ya da Hakkı Devrim’in harika ifadesiyle köşe kadıları) arasından ayrılmaya karar verdim.
Politik nedenlerle değil; kişisel nedenlerle. Yetmiş yaşına merdiven dayadım. Yorgunum. Eskiden erkenciydim, şimdi her sabah daha geç uyanıyorum. Sevgili Badem (15 yaşındaki Van prensi kedim) bu duruma çok şaşırıyor.
Ama, düşünün, 1944’te II. Dünya Savaşı’nın son yılında doğmuşum. İlk nüfus cüzdanımda “ekmek karnesi verilmiştir” damgası vardı. Biz Türkiye’de savaşı Avrupa’da ve Asya’da olduğu gibi insanlık dışı boyutlarda yaşamadık. Ama mahrumiyet çekildi, acılı olaylar yaşandı.
1950, benim küçük ailem için sorunlarla başlasa da, Türkiye için demokrasi adımının atıldığı yıldı. Olumluydu. Sonra, 1960, 1971, 1980, 1988 vs. bir sürü askeri darbe gördük.
Ben darbelere hiç inanmadım. Türkiye’yi daima geriye götürdüklerini düşündüm. Sonunda 1980 darbesinin direktifiyle yürürlüğe konan YÖK, akademik kariyerimin sonu oldu. Yasa hala orada durduğu için bir daha üniversiteye dönmedim. Başka şeyler yaptım…
Kadın hareketi, kadınlarla birlikte çalışmanın ve dayanışmanın mutluluğu, kurduğumuz kurumlar, verdiğimiz yasal mücadeleler, aldığımız kısmi başarılı sonuçlar, hareketi gençlere devredebilmiş olmamız ve feminizmin bugün yaşıyor ve İslami muhafazakar hükümete kafa tutuyor olması, hepsi harika idi. Ama gündüz, gece, günler, haftalar boyunca koşturmak demekti. Yorucu idi.
Bu hafta, iki yıldır elimde olan bir çeviri çalışmasını sonuçlandırdım. Üç yüz sayfalık bir 16. yüzyıl metnini Türkçeye çevirdim. O da beni çok yordu. Umarım kitap iyi çevrilmiştir, beğenilir, okurları bilgilendirir.
Ama, artık benden “paso”.
Eminim hareketin eskilerinden pek çok kadın bu duyguyu paylaşacak. Onların ve tüm okurların höşgörüsüne sığınarak bu veda mektubuyla KAZETE’de birkaç yıldır süren fikri alışverişimize nokta koyuyorum.
Umarım KAZETE yönetimi bir yazı yazmak istersem bana, “köşe kadısı” olarak değil, sade yazar olarak bir yer açar.
KAZETE’ye, yayıncılarına, tüm yazarlarına, okurlarına en içten dostluk ve sevgi duygularımla.