Gezi Parkı eylemlerinde kadınlar, direnişin sembolü ve protestoların öncü rolündeydiler. .
Gezi Parkı eylemlerinde kadınlar, direnişin sembolü ve protestoların öncü rolündeydiler.. Çünkü en öfkeliler, yaşam tarzlarına en fazla müdahale edilenler; onlardı..
Başbakan Erdoğan'ın her ''Üç çocuk'' dediğinde tüyleri diken diken olan, kürtaj ve sezaryenle ilgili düzenlemeler karşısında dişini sıkmaktan fazlasını yapmak isteyen kadınların sesi, herkesin sesinden daha da gür çıktı meydanlarda..
Türkü, Kürdü, lazı çerkezi, sünnisi alevisi, turisti, türbanlısı, ateisti, lezbiyeni, feministi kolkola girerek hükümetin iki bacak arasını hedef alan adımlarına karşı yürüdüler. Fazla erk’ekçe bir üslupla ısrarla üç çocuk isteyen kocaya, ölümle tehdit eden sevgiliye, kızlı erkekli kucak kucağa oturmamamızı tembihleyen bir abiye karşıydı direnişleri.. Erdoğan'ın gittikçe artan erkekliğine karşı direndikçe güzelleşen kadınlıklarıyla yürüdüler.
Şiddetin karşısına geçen kadınlar gösterilerin sembolü haline geldi. Önce kırmızı elbisesi ve arkaya savrulan saçlarıyla tanıdığımız''Kırmızılı Kadın'' oldu masumiyetimizin simgesi..Polis şiddetine karşı aceleci olmayan tavrıyla çekti dikkatleri..Karşı tarafın tüm hırçınlığına karşın takındığı masum umarsız tavrı ve dimdik duruşuyla birdenbire direnişin sembolü oldu.
Ardından polisin dinmeyen öfkesine karşı duran hırçın bir figür olarak karşımıza çıktı Siyahlı Kadın. TOMA’yı karşısında durup kollarını açarak durduran kadın, direnişin bir diğer sembolü haline geldi.
''Hadi istediğin kadar vur, ben buradayım'' der gibi duruşuyla kadınların isyancı yanını temsil ediyordu. Devletin zorla ehlileştirmeye çalıştığı tüm bireylerin duruşuydu bu. Baskıdan yorgun düşmüş, boyun eğmeyi reddeden tüm kadınlar içindi bu isyan.
Onlar duvarlardaki cinsiyetçi ifadeleri temizlerken, direniş boyunca ''Küfürle değil inatla diren'' diye haykırdılar, başörtülü bir kadına saldırıyı kınamak için birlikte yürüdüler.
Fakat, özgürlükleri uğruna yürümek için çıktıkları yolda yine şiddete maruz kalmaktan kurtulamadılar. Revirlerde çalışan kadın sağlık görevlileri polisin cinsel tacizine maruz kalırken, gözaltına alınan kadınlar ise polisin "akrep" adı verilen araç içerisinde hem sözel, hem de fiilen cinsel taciz ve şiddete uğradılar.. Bazı kadınlarda polisler tarafından üst araması sırasında çırılçıplak soyuldular..
Anlaşılan kadınların önünde daha yürünecek çok yol var. Siz kadınların mesajını alıncaya kadar ''Bu daha başlangıç, mücadeleye devam..'' demeyi sürdüreceğiz..
Aynen Memet Ali Alabora'nın dediği gibi: ''Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?''