Beş yılda 1134 kadın &##246;ldürüldü. Bu kamuoyuna yansıyan rakam ya bilinmeyenler.

Beş yılda 1134 kadın &##246;ldürüldü.

Bu kamuoyuna yansıyan rakam ya bilinmeyenler..

Bilinir haliyle bir yılda öldürülen kadın sayısı 227

Son 20 yılda Türkiye'de kadın cinayetleri hız kesmeden sürüyor. İmzalanan uluslararası belgelere, çıkarılan yasalara, STK'lara aktarılan milyonlarca liralık fonlara rağmen şiddet bir türlü yüzde 35-40'ların altına düşmüyor.

Bunun tek nedeni var: Ülkemizde kadın erkek eşitsizliği yaşamın her alanında aynen sürüp gidiyor. Erkeklerimiz eşitliği kağıt üzerinde ne kadar kabul etmiş gibi görünselerde maalesef bunu içselleştiremediler. Dillere pelesenk olan "zihniyet devrimi şart" sözü aslında  bunu kastediyor yani iki cinsten biri eşit olmayı beynine kabul ettiremiyor!.

Biz kadınlar hayatımızın her alanında bunu alenen yaşıyor ve hissediyoruz. Müstehzi alaycı bakışlar, laf dokundurmalar, bilerek yada bilmeden yapılan kıyaslamalar, bazen de direkt aşağılama veya küfürler..

Örnek mi? Hemen siyasetten vereyim: İzmir'de büyük bir partinin ilçe başkanı, onun  isteği dışında, Kadın Kolları Başkanlığına aday olan bir kadın arkadaşına, üstelik parti binasında "terbiyesiz, ahlaksız..." diye bağırabiliyorsa, sözün bittiği yerdir.

Sosyal hayattan ikinci örnek: Birgün ilkokul arkadaşım üst düzey yönetici, Mülkiyeli bir erkek arkadaşıma rastladım. Biraz lafladıktan sonra çok aktif olarak tanıdığım öğretmen olan eşinin bize (KAZETE)ye niçin katılmadığını sorduğumda aldığım yanıt bir tokat gibi hala hafızamda: "Size gelsinde feminist mi olsun? Ben düzenimi kurmuşum. Çocuğu hergün okuldan alıyor, çocuk büyüyecek, yemeği var, dersleri var. Benim oturmuş düzenimi bozma. Çocuk büyüyünce, ben de emekli olunca belki bu işlere kalkışır."

Daha örnek istermisiniz, bende çokkkk.. Bundan sonra yaşadığım veya yaşadığınız canlı örnekleri anlatacağım. Daha doğrusu tokat gibi yüze vuracağım. Eşitsizliğe çanak tutan ister kadın ister erkek olsun..

Kadın demişken; bir örnekte Hükümetten yani Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'ndan vereyim:

Şiddeti sadece kadın şiddeti diye sınırlandırmak istemeyen Bakan Sema Ramazanoğlu; "Biz, şiddeti toplumsal şiddet diye algılıyoruz. Kadına, çocuğa, yaşlıya, hayvana, çevreye şiddet olarak algılıyoruz. Bunların hepsi birbirinin içine geçmiş olan halkalardır. Sadece bunların içerisinden kadını aldığımız zaman diğer şiddetleri kapatmış oluyoruz. Toplumsal şiddet dediğimiz zaman, çözüm içinde toplumsal temelli bakmış oluyoruz."

Ayda 300'e yakın kadının öldürüldüğü bir ülkede.. Bu tam da sözün bittiği yer!!!!

"Kadın, hayvan, çevre.."

Nasıl olsa hepsi toplumsal temelli..!
---------------------
Bilgi: Bundan böyle hayatın her alanında yaşadığınız, sizleri aşağılayan her konuyu, sizler için tekrar açtığımız www.kazete.com.tr "BLOG" sayfamızda yazarak katkı koyabilirsiniz.