Kadına yönelik şiddet o kadar arttı ki alenen partilere de sıçradı. Alenen diyorum; aslında her yerde var olan şiddet partilerin içinde de vardı ama görünür kılınmıyordu.

Kadına yönelik şiddet o kadar arttı ki alenen partilere de
sıçradı. Alenen diyorum; aslında her yerde var olan şiddet partilerin içinde de
vardı ama görünür kılınmıyordu. Daha doğrusu erkek üyeler elbirliğiyle her
şeyin üzerini örtüyordu.



KAZETE’nin kuruluş tarihi 1997. O günden beri yazdıklarımı incelediğimde
gördüm ki bugüne kadar siyasi partilerde kadına yönelik şiddeti detaylı olarak kaleme
almamışım.  Hatta kendi uğradığım şiddeti
bile… Tabii ki korkumdan değil ama şimdi anlıyorum ki toplumda bu algının
yükselmesini beklemişim.



Neden mi?..



Çünkü tıpkı aile içindeki şiddeti dışarı yansıtamamak
gibi..Yani kol kırılır yen içinde kalır, misali.



Söylersen sen afişe olursun. Kim bilir ne yaptı da şiddete
uğradı, diye. Yaftalanırsın, suçlanırsın ve de her şartta sen dışlanırsın!



Bugün beni tetikleyen İzmir Selçuk ilçesinin ilk kadın
Belediye Başkanı CHP’li Filiz Ceritoğlu Sengel oldu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları çerçevesinde Şirince Köyü’nde halay çekerken aynı partiden eski belediye başkanı Vefa Ülgür’ün sözlü ve fiziki
saldırısına uğradığı bomba gibi ortaya saçıldı.



Aslında bu olay halkın içinde olmayıp da kapalı küçük bir
mekanda olsa hemen üstü kapatılır, yalancı şahitlerle olay örtbas edilirdi.
Neyse ki; alanda ve halkın içinde yaşandı da partilerde yaşanan kadına yönelik
şiddetin üstü kapatılamadı ve kamuoyuna yansıdı.



Öncelikle Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’e geçmiş
olsun dileklerimi; olayın üstünü kapatmayarak kadın başkana sahip çıkan ve
kadına yönelik şiddeti kınayan CHP İl Başkanı Deniz Yücel’e takdirlerimi
sunuyorum.



Bu olay bana politik yaşamımda iki yıldan beri çektiğim
acıyı ve bir kadın olarak etkisinden  hala kurtulamadığım aşağılanmayı tekrar
yaşattı.



Ben de hayatımı adadığım CHP’de iki yıl önce Konak  İlçe binasında eski ilçe başkanı tarafından sözel ve hatta
fiziksel boyuta varan şiddete uğradım ama maalesef yaşananlar dört duvar arasındaydı ve
dört kişi ilçe başkanını zor zaptederek darp edilmemi önlemişti. Ancak ilçe
başkanının beni kadın olarak aşağılaması hakaretler yağdırması yenilir yutulur
gibi değildi. Yasalar bile “kadının beyanını esas alırken” olayın tanıkları hemcinsleri
lehine ifade vererek benim uğradığım şiddeti görmezden geldiler. İl ve merkez
yönetimleri şikayet dilekçelerimi yok saydılar.



İki yıl önce kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılık
toplumda olduğu kadar partilerde de gelişmemiş olacak ki eski bir Parti Meclisi
üyesi olmama rağmen Genel Merkez’e gönderdiğim şikayet dilekçelerine hala yanıt
alamadım.



Buna karşın şiddet uygulayan eski ilçe başkanı ise maddi
yönden daha rahat politika yapması gerekçesiyle belediye şirketinde yönetim
kurulu başkanlığıyla ödüllendirildi. 



Bir kadın olarak sormak istiyorum: “Biz kendi gücümüzle
nasıl var olabiliriz, bu siyasi tabloda? “



Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan erkekleri
katmadan sorunu çözemeyiz.  Öncelikle de
bu soruna Parlamento’nun ve siyasi partilerin sahip çıkması şart! Genel
Başkanların kendi partilerinde kadın
üyelere uygulanan taciz, sözel ve fiziksel şiddet ile siyasi şiddetin (kadınları
aday yapmama ve kadınlar hakkında söz sahibi olmak) ortadan kalkması için
yaptırım uygulanmasının zamanı geldi de geçiyor bile.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CHP'li kadın Belediye
başkanına eski CHP'li başkandan saldırı