25 Aralık, İsmet İnönü’nün aramızdan ayrılışının 40. yıldönümüydü.
25 Aralık, İsmet İnönü’nün aramızdan ayrılışının 40. yıldönümüydü. İnönü için yurt çapında düzenlenen anma etkinliklerine gösterilen yoğun ilgi, iktidar
sözcülerinin ona yönelik hakaret ve saldırılarına en anlamlı yanıt niteliğindeydi. Biliyorsunuz, son günlerin tek gündemi yolsuzluk iddiaları… Bakanların
çocuklarının gözaltına alınmalarından birkaç gün sonra İnönü’nün ölüm yıldönümü olunca, anma törenlerinde yapılan konuşmalar, yıldönümü mesajları, onun dürüstlüğüne yoğunlaştı. İnönü’nün “Bir memlekette namuslular da namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur” sözü sık sık hatırlatıldı.
Ben de bu vesileyle İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’ı da ilgilendiren, çok da bilinmeyen bir olayı anımsatmak istiyorum: Mevhibe Hanım ile İnönü, bir yurt gezisinde Bursa’daki Merinos Kumaş Fabrikası’nı gezerler. Ziyaretleri sırasında fabrikanın müdürü, Mevhibe İnönü’ye bir takım elbiselik kumaş armağan etmek ister.
Bu olay, birkaç yıl sonra DP iktidarı döneminde TBMM’de gündeme getirilir. “Devletin fabrikasından Mevhibe Hanım’a bedava kumaş verildi” iddiasında bulunulur.
İnönü, bu iddianın dillendirilmesinin hemen ertesi günü yine TBMM’dedir. Elinde, o kumaşın parasının ödendiğini gösteren fatura vardır.Bu olay, yalnızca İnönü’nün dürüstlüğünü değil, bir başka yönünü daha ortaya koyuyor: İyi bir eş olma özelliğini gerektiğinde siyasete de taşıdığını… Bir an için o faturanın bulunamadığını düşünelim –ki İnönü’nün titizliği olmasa bulunması olanaksız, aradan yıllar geçmiş-, zan altında kalacak olan yalnızca kendisi değil, “hanımım” diyerek hep üzerine titrediği hayat arkadaşı da olacak. Hatta yaşamı siyasetin içinde geçmiş İnönü’nün anlamsız ithamlara alışık olduğunu düşünebiliriz; ne var ki Mevhibe Hanım’ın bu durumdan çok daha büyük üzüntü duyacağına kuşku yok.
Öyle anlar vardır ki, yapacağınız seçimler, vereceğiniz kararlar yaşamsal önemdedir, o sırada hayatın yazarkasası çalışır, ortaya bir anda kişilik özeliklerinizin dökümü çıkar. İnönü’nün Meclis kürsüsünden vekillere gösterdiği o faturaya çok şey sığmıştı: Üzerinde; onun iyi bir eş, devletin her kuruşuna sahip çıkan bir devlet adamı, biz torunlarına “şerefli” bir isim bırakarak geçen bir ömrün sahibi olduğu yazıyordu.
Not: Çağdaş bir Türkiye’de yaşamanın kararlılığıyla güzel bir yıl diliyorum.