Kamu hizmetlerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve geçerliliği/raf ömrüne bakılmasında bilgi birikiminden yararlanılması sürekli gündemde tutulan bir kurumsal-toplumsal ilgi alanıdır. Esasen insanlık tarihinden bu yana yapılanma gerekliliği çalışmaları da daha uygun yönetsel modeli sağlama yönünde gelişerek değişmektedir. Global süreç, klasik temel alt yapı ile üst yapı hizmetleri, mekânın kullanımı, sağlık, hatta ibadet gibi yaşam kalitesi göstergelerinin tüm yönleri sadece vatandaş için değil , “herkes” kavramı içinde yer alan ve halk olarak tanımlanan yabancıları da kapsayarak yasal bir koruma alanı açılmıştır.

Kamu yönetimi disiplini ekonomik, siyasi, toplumsal ve teknolojik gelişmelerden hızla etkilenmektedir. Değişimin getirdiği yeni koşullara uygun yapılanmaların, normatif ve yönetsel alana ayni hızla aktarılması hizmet etkinliği açısından beklenmektedir. Kamu yönetimi disiplini, yaşanan değişimi açıklamaktadır. Bu açıklamaların neden ve sonuç ilişkisi içinde tutarlılığının sağlanması kamuoyunca beklenmektedir. Örneğin, bir ülkede deniz bulunmuyorsa, deniz üzerinden görünür bir idari yapılanma kurulması, toplumsal gereklilik duyulmaması bağlamında, mali sömürüye neden olacağından beklenmemektedir. O halde kamu hizmeti kavramının değerlendirilmesinde sürekli toplum lehine ve ihtiyacı göstergelerine bağlı geliştirilen ilkeler toplumsal huzur ve güvenlik ilişkileri ve egemenlik açısından önemlidir.

    Devleti idare etme amacıyla gelen hükümetler, ülkelere göre değişebilen moral, ekonomik ve bazen maddi bir güç ile ilişkili haklara sahiptir. Bütün bu haklar şekilsel, mistik veya metafizik yansımalardır. Bilgi toplumunun hedefleri, devlet idaresinin klasik sınırlarını aşmaktadır. Esasen son günlerde öne çıkan bitcoin uygulaması da; vatandaşa “büyüklük” taslayarak kendisini merkeze koyan hükümet edenleri ve destekçilerini zenginleştirecek şekilde yapılanan sosyal adaletten uzak, dayatmacı yönetimlere karşı geliştirilmiş bir protestodur. Daha açık bir ifadeyle, “Merkez Bankaları” ve bankalar aracılığıyla devletler, ne fiyat istikrarı ne de para arzı üzerinde tam olarak kontrol sağlayamayıp, günü kurtarmak için, karşılıksız para basmaya yönelmektedir. Bu durumda para,  “karşılığı olmadan” üretilebiliyorsa, herkes kendi parasını üretebilir görüşünden hareketle, itibar ve değiş tokuş aracı olma ile yatırım yapabilme gibi geleneksel parayla ayni fonksiyonlara sahip olan, Bitcoin ve diğer kripto paraların üretimine geçilmesi neredeyse bir zorunluluk olarak gösterilebilmektedir.
 O halde, idare edenler ile halk arasında katılımcılık ile sağlanan uzlaşmacı politikalar önemlidir. Bir devlet yapılanması içinde yer alan hükümetler; esasen hizmet yürüten olup, devlet yönetimi kavramı, “ XIV. Louis’in meşhur, Devlet Benim (l'État c'est moi) sözlerinden de anlaşılacağı gibi mutlak monarşi yönetiminin tanımlaması dışında,  bütün toplum anlamında geliştirilmiş olup; tek tek kişi veya grup olarak diğerlerinden daha güçlü ve onlar üzerinde toplum lehine etkilidir. Bu yapılanmanın da tekelleşmeye müsait çıkarların toplum lehine korunması için kabul edilebilirliği bulunmaktadır.  Özetle ve sonuçta, katılımcı bir anlayış içinde yerel ve ulusal kamu politikaları aracılığıyla, ülkenin öz değerlerini, kaynaklarını koruma-kullanma dengesinde dikkate alan kamu hizmetinin alanı ve
gereklilikleri ortaya konulmalıdır.
Genel olarak değerlendirildiğinde, kamu hizmetlerini açıklayabilmek için mutlaka ölçüt bulmak gerekirse "egemenlik" ya da "kontrol" ile “toplumsal fayda” unsurlarının birlikte dikkate alınması daha doğru bir yaklaşımdır.