Futbol maçlarını  kadın ve çocuk taraftarlar önünde oynama cezası, yani “seyircisiz oynama” 2011’den bu yana yürürlükte olan ‘Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un bizlere verdiği bir hediye. Futbol, su sporları, voleybol vb.


 


 


Futbol maçlarını  kadın ve çocuk taraftarlar önünde oynama cezası, yani “seyircisiz oynama” 2011’den bu yana yürürlükte olan ‘Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un bizlere verdiği bir hediye. Futbol, su sporları, voleybol vb. spor kulübleri bu cezayı aldıklarında  tribünlerde ‘seyircisiz’ maç yaparak kadın ve çocuk taraftarlarını ağırlıyorlar.


 


Acaba bu uygulamalar kadınları “yok saymak” mı? Çeşitli fikirler var bu hususta. Kimilerine göre böyle, yani kadınları cezalı maçların olmayan seyircileri olarak görmek – ki bu konu İzmir Milletvekili Hülya Güven tarafından bir soru önergesi ile TBMM kürsülerine kadar taşınmış durumda – kimilerine göre, kadınlar ve çocuklar tribünlerin havasını değiştiriyor, farklı bir hoşluk yaratıyor, ayrımcılık ya da kadını ezmek değil bu, aksine kadına holigan teröründen korkmadan, tuttuğu kulübün maçını izleme hakkı veriyor… kimilerine göre ise bu uygulama ile erkekleşen kadınlar çoğalıyor. Şahit olunmuş da… Geçen ay oynanan Galatasaray-Kasımpaşa maçı 27.000 kadın ‘seyircisiz’in seyrettiği maçlardan biri. Bu maçta kadın taraftarlar erkekleri hiç aratmamış. Kadınlar yoğun ilgi gösterdikleri Brezilyalı futfolcu Felipe Melo için “Felipe Melo’nun Askerleriyiz” diye slogan atıyorlarmış, ne yani “Felipe Melo’nun Kadınlarıyız”mı diyeceklerdi!


 


Bir de tam aksini düşünelim, diyelim ki, kulüplerin kadınlar voleybol takımlarından birine disiplin kurulları tarafından kadın seyirciler küfretti diye ‘seyircisiz’ oynama cezası verildi ve bu kez maçta sadece erkek taraftarlar ‘seyircisiz’ sıfatı ile yer aldı.  


 


İşte ben gerçek eşitlik bu derim ve böylesine bir adalet ve eşitlik anlayışının siyaset arenasına da örnek olmasını isterim. Ağustos ayında 12. Cumhurbaşkanımızı seçmeye hazırlanıyoruz.  Memlekette Gül mü, diken mi soruları, henüz mazbatalardaki imzaları kurumayan erkek belediye başkanları güruhu için onay verip, yerel seçimlerde kadını hiçe sayan siyasi partilerden kadın Cumhurbaşkanı adayı göstermek istiyoruz gibi sözde inandırıcı açıklamalar vb. sürüp gidiyor. 


 


Ama T.C. Vatandaşı, yüksek öğrenimli ve 40 yaşını doldurmuş (Anayasa, Madde 101) bir ‘seyircisiz’in Yüce Meclis’te "Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü, Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim”(Anayasa, Madde 103) diye yemin etmesini kim istemez ki.


 


Anladınız siz… 


 



Ha spor karşılaşmalarının holiganları, ha siyasetin..



 





Dr, Kent ve Çevre Bilim