Şüphesiz,  son bir ayın dünyada öne çıkanları, Gezi direnişindeki kadınlar oldu. .


 


 


 


Şüphesiz,  son bir ayın dünyada öne çıkanları, Gezi direnişindeki kadınlar oldu..Bu yeni durum, uluslararası ortamlarda genellikle yüksek şiddet olaylarıyla gündeme getirilen Türk kadınlarının konumunu birden değiştirdi. Dünya basını ve televizyonları, bugüne kadar sesleri duyulmamış, görüntüleri bilinmeyen bu genç kadınları keşfetti ve ortaya çıkarıverdi… Gezi’deki kadın oranı, KONDA araştırmasına göre, % 51, yarısından fazlası yüksek eğitimli, çoğu ilk defa bir eyleme katılıyor, diğer özellikleri de tüm katılımcılarınkine uyuyor, yaş ortalaması 28,  % 17’si geçen seçimlerde yaşı tutmadığı için oy vermemiş,  siyasi partilere yakınlıkları yok ama… ne istediklerini biliyorlar!


 


Kırmızılı kadınlar, Türkiye’deki eğitimin bütün eksikliklerine rağmen, belli ki yetiştiriliş tarzlarından dolayı, 21. Yüzyılın değerlerinin ve haklarının bilincindeler ve kişisel özgürlüklerini korumaya çok kararlılar. Bugüne kadar gösterdikleri sessizliğin de, yine belki toplumumuzun geleneksel sabrından kaynaklandığı anlaşılıyor ama bardağın taştığı anda da “ artık yeter!” diyecek kadar gözleri kara…


 


Kim bu kırmızılı kadınlar? Kendilerine “ çapulcu” sıfatını yapıştıranlara, küçücük bir kız, 18 yaşındaki Naz,  yanıt veriyor:


“ biz, Gezi’dekiler, holigan, alkolik değiliz… terorist, hiç değiliz. Biz, normal insanlarız, Türk halkının bir parçasıyız. Biz vatandaşlarız, hem de iyi vatandaşlarız. Biz öğrenciyiz, çalışanız, işsiziz, emekliyiz. Biz, sosyalistleriz, cumhuriyetçiler, komünistler, liberaller, demokratlarız. Biz, Müslüman, Ateist, Hıristiyan, Musevi’yiz. Biz, gösterilerden sonra, çevreyi temizleyenleriz…” – Le Monde gazetesinden alıntı-


 


Gezi’den bir toplumsal ders daha.. Mısır’daki meydan olaylarında yüzlerce kadın şiddet görüp, taciz edilirken, bizde, kırmızılı kadınlar sadece iktidarın şiddetine maruz kaldılar!