20 yıldır tutsak olan Ankara, heyecanla hapishaneden tahliye gününü, 31 Mart sabahını bekliyor…   Yerel Seçimler kapıda, Ankaralılar şaşkın. .


 


 


20 yıldır tutsak olan Ankara, heyecanla hapishaneden tahliye gününü, 31 Mart sabahını bekliyor…


 


Yerel Seçimler kapıda, Ankaralılar şaşkın... 


 


Bugünlerde bir büyükşehir belediye başkanı adayı, yıllardır duymadıkları ‘çağdaş bir kent yönetimi nasıl olur’ sohbetleri yapıyor televizyonlarda, internet ve sosyal medyada. İllaki siyasi bir yafta lazımsa, bu aday bazılarına göre milliyetçi, katı milliyetçi, bazılarına göre demokrat, sağ demokrat, muhafazakar demokrat, bazılarına göre de sosyal ve demokrat. Ama bize esas lazım olan memleket sever mi, hizmet insanı mı, haram yer mi yemez mi? olduğu. Bakalım ne diyor?


 


Bir dünya başkenti böyle mi olur diyor?


 


Her adımımı Ankaralıya soracağım, vergi ödeyen hesabını sorar, bu en doğal haktır diyor,


 


ODTÜ Yolunu mahalleli ile konuşacağım, toplumsal zararın neresinden dönsek kamu yararıdır diyor, 


 


Su çok pahalı, çünkü üstünden haksız kazanıyorlar diyor,


 


Ankaralıyı AVM’lere tıkmayacağız, AVM sokakları değil, açık hava sokakları kenttir diyor (34 yıllık şehir plancısıyım,bina içindeki koridorlara sokak dendiğini ilk kez duydum, demek ki kendimi yenileyememişim), 


 


Projelerle kente çok zarar veriyorsun, kentin ruhunu yok ediyorsun diyor, 


 


Disneyland olmaz diyor, AnkaPark neymiş diyor? 


 


Ankaralıya Osmanlı değil, Selçuklu değil, ne idüğü belirsiz (ne olduğu belli olmayan şeyler) işlevsiz ve üstelik estetik özürlü kültür dayatıyorsun diyor,


 


Tarihimizin medarı iftiharı olan kent merkezlerini kafana göre dönüştüremezsin, hassas koruma gerekir diyor,


 


Yapay “Gökçek Parkları”nı yeşil alan zannetmeyelim, ağaç bilincini yeniden aşılamak lazım diyor, 


 


Kent estetiği belediye başkanlarının tuhaf şahsi zevklerine bırakılıp, vatandaşın parasıyla savurganlık yapılmaz diyor. 


 


Kuvvetli belediye başkanlığı sistemi ile iyice şımardın, Akıllı olsaydın, dünyada “akıllı şehirler” var ders alırdın diyor, 


 


Ankara’da yıllardır imara fesat sokuldu, EGO kendi işini yapsın diyor, Demirkafes; bir varmış-bir yokmuş, perde arkasında kirli yatırımlara son diyor, 


 


On milyonlarca para gömdüğün çevre düşmanı malzemeli plastik kedilerini, oyuncaklarını, yalancı ‘tak’ kapılarını, görgüsüz mimarlık şaheserleri olan saat kulelerini ve bunların ihalelerini alanları al da git diyor,


 


Kamu yararına işler yapmıyorsun, o masaya inşallah oturacağız ve kimin yararına işler yapılmış iyice göreceğiz ve gereğini yapacağız diyor, 


 


Aldığın Belediye Meclisi Kararları ile emeği ile çalışan işçilerine kendi propagandanı ve ‘the bodyguard’lığını usulsüzce yaptırıyorsun ne ayıp diyor,


 


Belediye başkanının Partisi olmaz, belediye başkanı Ankara’da yaşayan herkesin başkanıdır diyor, 


 


Ankara’da ahlaklı yönetim zamanı çoktan geldi diyor, diyor da diyor.


 


Halkın paralarını çok “hızlı” yemekte becerikli olanlara buradan selam ederim, 


 


Ankara’nın sokaklarında neşeli bir türkü çalıyor,


 


Yavaş Gardaşım Yavaş... Geliyor Mansur Yavaş...





Dr, Kent ve Çevre Bilim