Aralık ayında Türkiye’yi hatta dünyayı sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonundaki gelişmeleri dizi film gibi hergün heyecanla izlemeye devam ediyoruz. İçeri tıkılan Bakan(lar) oğulları, Kabineden dışarı atılan Bakanlar, her an kapı çalacak bizi alacaklar diye yürek selanik bekleyen sayısını bilemediğimiz üst düzeyler.


 


 


Aralık ayında Türkiye’yi hatta dünyayı sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonundaki gelişmeleri dizi film gibi hergün heyecanla izlemeye devam ediyoruz. İçeri tıkılan Bakan(lar) oğulları, Kabineden dışarı atılan Bakanlar, her an kapı çalacak bizi alacaklar diye yürek selanik bekleyen sayısını bilemediğimiz üst düzeyler...


 


Gidenin arkasından kötü söylenmezmiş, ama yazmassam, emeklerime saygısızlık olacak. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bu operasyonun ilk dalgasındaki meşhur olan 4 Bakandan biriydi. Bakan Bayraktar gider ayak yüce milletine saygılar sunarken “herşeyden haberi olan Başbakanın istifa etmesi gerekir çünkü, soruşturma dosyasında varolan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapılmıştır”  dedi. Yani ezcümle “beraber yürüdük biz bu yollarda” dedi. 


 


Ne ayıp, koca Başbakan yemesin içmesin, seni önce dünyaların örnek aldığı TOKİ örgütünün Başkanı, sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı yapsın, sonra da senin için özel kanunlar çıkarsın yeterki memleketin tabiatını rahatça sat diye, sen gel, biz organize suç işledik de. Olmadı...


 


Her zaman hak vermem, ama bu sefer Sayın Başbakan ne yapsa haklı. Nitekim, Başbakan diğer bakanların istifa dilekçelerini saygıyla kabul ederken, Bayraktar’ı Anayasal hakkını kullanarak (T.C. Anayasası 109. Madde: Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir) azletti. 


 


Ancak kusura bakmayın sayın eski Bakan, giderayak gerçeği tüm çıplaklığı ile söylediğiniz ve popüler medyamıza ayrı bir renk kattığınız için bu “onurlu” davranışınızı alkışlayamayacağız. 


 


Çünkü biz sizi çoktan azletmiştik... Neden mi? Hangi birini söyleyelim;


 


Vatandaşın geleceğini karartan projelere emir verdiğiniz için, 


Kentsel dönüşüm adına ‘kentli hakları’mızı gasp ettiğiniz için,


Ultra lüks rezidanslar uğruna yaptığınız doğa katliamları için, 


Haksız kazanç yaratmak uğruna, nefes aldığımız akciğerlerimizi söndürdüğünüz için,


Halka ait kamusal alanları vahşice sömürdüğünüz ve usulsüz imara açtığınız için, 


Doğmamız çocuklarımızın geleceğini yok ettiğiniz için, 


Sayısız yeşil yalan söylediğiniz için, 


Doğayı bu kadar hızla katleden bir Bakan olarak tarihe geçtiğiniz için. 


 


Bunlar organize suç değil de ne allahaşkına, tabiatı organize bir şekilde mahvedenlerin sonunun herkese ders olması dileğiyle mutlu yıllar Türkiye. 



Dr, Kent ve Çevre Bilim