Kanser!... Olmak yada olmamak!... Sanırım hepimiz bir şeklide bu irkiltici yada korkutucu soruyu hayatımızın bir döneminde ya kendimiz yada bir yakınımız için sormuşuzdur. Kimi zaman söylenmesi yada sorulması bile zor olan bu soru ile karşı karşıya kalınca anlıyormuşsun bu sözcüğün yarattığı etkiyi… Hele birde doktora bambaşka bir nedenden gittiyseniz…

Bir anda günlük konuşmalarda hiç çekinmeden kullandığım “Kanser” sözcüğünün aslında o kadar da kolay teleffuz edilmediğini anlayınca çok şaşırdım. İnsanların kimi durumlarda “kanser” demekten bile çekindiklerini ise gerçekten hiç fark etmemiştim. Hemde ikinci eşimi kanserden kaybettiğim halde…

Çok başka bir nedenle yapılan ulturasonda yumurtalıklarımda bulunan kitle birden bütün gündemimi değiştirdi. Bilenler bilir Birleşik Krallık'ta (İngiltere) sağlık hizmetleri çok yavaş ilerler. Ancak şimdi öğrendim ki durumunuzun acil olduğunu düşündükleri zaman herşey bayağı hızlı ilerliyebiliyormuş. Acil hizmet!...

Kanser miyim, değil miyim sorusuyla yaşamanın yorucu olduğunu itiraf etmeliyim. Her durumda belirsizlikle başa çıkmakta zorlanan benim için, konu birde ciddi bir sağlık problemi olunca durumumdaki belirsizlik beni çok zorladıysa da etrafımdakilere göre durumla inanılmaz bir şekilde başa çıkmışım. Sanırım otistik olmanın bir özelliği de çoğu zaman neyin inanılmaz olduğunu anlayamamam.

Kanser miyim, değil miyim, sorusu ile ilk yüz yüze kaldığımda benim için Kanser olmaktan daha önemli olan derecesinin ne olacağı idi. Yani eğer henüz hiçbir organa yayılmadan teşhis konulmuşsa benim açımdan endişe edecek bir durum yok çünkü her koşulda ameliyat olacağımı biliyordum. Kansersem eğer fazladan rahmimde alıncak. Bu yaştan sonra rahmimin alınması da benim için bir sorun değil.. Eğer Kanser çok ilerlemişse benim için yine sorun değil, çünkü o zamanda öyle tedavilerle falan uğraşmak yerine kalan günlerimin keyfini çıkaracaktım. Ölmekle hiçbir zaman sorunum olmadığı için öleceğim zamanı bilmek benim için kalan zamanımın keyfini çıkarmaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Ancak kanser başka organlara yayılmış eğer daha sona gelmediysem… Yani radyoterapi, kemotrapi hemde bambaşka bir ülkede… Tedaviler, hastaneler… İşte bu olasılık gerçekten kalbimi sıkıştırıyor.

Türkiye’de olsam yine böyle mi hissederdim bilmiyorum ama bu Galler’de yaşamaya başladıktan sonra bir gün kanser olursam kemoterapi olmama kararını yıllar önce vermiştim. Kardeşim orada olduğu için birşey diyemiyorum ama burada olsan böyle bir karar almana asla izin vermezdim deyince bende düşündüm acaba Türkiye’de yaşıyor olsam nasıl hissederdim diye… Tabi kim bilebilirki bunun yanıtını… En azından ben bilemiyorum…

Bu yaşadığım zaman içinde de insanların kanser karşısında ki çekingenliğini ve korkusunu algılamak benim için yeni bir deneyim oldu. Kanser’den korkmadım, beni yoran başka bir ülkede tek başıma hastane hastane doktor ziyaretleri oldu. Türkiye’de bile hastaneye gitmek benim için büyük bir sorunken burada bütün bu süreçte sürekli yapmak zorunda kaldığım hastane ziyaretleri sonucunda biraz hırpalandım ama bir yandan da her durumla kendime acımadan başa çıkabildim.

Ayrıca bu süreçte herşeye rağmen her zaman benim yanımda olan ne kadar güzel dostluklara sahip olduğumu tekrar hatırladım. Yakında bir ameliyat gözüktüğü kesin ama benim içim rahat…

*Yazar/ [email protected]