Son bir hafta içinde, Avrupa Konseyi Eşitlik Komitesi ve Avrupa Sosyalist Partisi-PES- toplantıları için, iki muhafazakar ve dindar diye bilinen ülkede gözlemler yaptım. Tartıştığımız konular, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınlara yönelik şiddet, ücret ayırımı, çalışma koşullarıydı.
Son bir hafta içinde, Avrupa Konseyi Eşitlik Komitesi ve Avrupa Sosyalist Partisi-PES- toplantıları için, iki muhafazakar ve dindar diye bilinen ülkede gözlemler yaptım. Tartıştığımız konular, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınlara yönelik şiddet, ücret ayırımı, çalışma koşullarıydı. Varşova’da LGBT’lerle ilgili ayrı bir sunum da izledik.
Polonya 38 milyonluk, büyük bir ülke, tarihi acılarla dolu, özellikle İkinci Dünya Savaşının bıraktığı travma hala taze, aileler yaşadıkları felaketi unutamıyorlar.Sadece Varşova’da 400000 insan ölmüş. Avrupa Birliği’nin 2004 yılındaki büyük açılımının önceliğinin Polonya olduğu düşünülüyor. Buna rağmen, Polonyalılar Birliğe kuşkuyla bakıyorlar ve Euro Bölgesine girmemişler, böylece de ekonomilerini kurtarmışlar! Şu anda bize et ihraç ediyorlar….
İrlanda da iç çatışmalardan sonra, Avrupa Birliği’ne erken giren ülkelerden, 1973’te üye olmuş. İlk dönemlerde birliğin en fakir ülkesi iken, kısa zaman öncesine kadar ekonomik mucizesi ile anılıyordu ama krizden etkilendi. İki ülkenin ortak özelliği, tutucu ülkeler olmalarına rağmen, kadın haklarında elde ettikleri gelişmeler…
Dünya Ekonomik Forumu 2012 verilerine göre, cinsiyet eşitliğinde genel sıralamada,135 ülke arasında, İrlanda 5., Polonya 53. sırada geliyorlar.
Hatırlayalım, Türkiye 124’te! Kadınların çalışma hayatına katılım oranı bu iki ülke ile aramızdaki büyük uçurumun başlıca nedeni… AB ülkelerinde ortalama % 62 olan bu oran bizde hala % 25 lerde… Siyasi hayatta da, parlamentolardaki sayılar İskandinav ülkeleri dışında çok yüksek olmasa da, karar mekanizmaları ve bakanlıklardaki kadın sayısı oralarda gücü artırıyor.
Göreceli olarak eşitlikte başarılı olmalarına rağmen, her iki ülkedeki kadınlar da hallerinden şikâyetçiler! Katolik din baskısı kendisini en çok kürtaj yasalarında göstermiş. Kürtaj yasaları, bizimkinden çok daha katı kurallara bağlı, bu yüzden yasa dışı ve sınır ötesi kürtaja başvuru yoğun ve kadın sağlığını ciddi olarak etkiliyor. İslam dininin bu konudaki hoşgörüsüne çok şaşırdılar…
Bizden yürütmede daha ileri olan Polonya ve İrlanda’da dahi kadınlar daha fazla eşitlik ve özellikle ev işlerinde erkeklerle paylaşım için mücadele ediyorlar. Ancak Türkiye ile kıyasladığımızda, görünen büyük fark, yaşam tarzlarında… Hayatın her kesiminde kadınlar toplumun önemli katmanları olarak rol
alıyorlar. Çalışma hayatında yer almak, onları ekonomik olarak daha bağımsız yaptığı için, kendilerine güvenleri yüksek, işi de, sanatı da, eğlenceyi de ortak alanlarda eşitçe paylaşıyorlar. Cumhuriyetin kurucularının da en büyük hedefi, kadınları kapalı kapıların ardından çıkarmak olmamış mı?
Bugün geldiğimiz yere bakınca, manzara şu: 15-24 yaş arasındaki kızlarımızın yarıya yakını ne okuyor, ne de çalışıyor. Evde oturuyor…