Kulaklarını kapatsa da, odasındaki müzik setinin sesini sonuna kadar açsa da “şişmansın, çirkinsin,” çığlıkları yankılanıyordu gecenin karanlığında. Çaresizlik gırtlağından yükselen bir pençe gibi ona yapışmış.
Kulaklarını kapatsa da, odasındaki müzik setinin sesini sonuna kadar açsa da “şişmansın, çirkinsin,” çığlıkları yankılanıyordu gecenin karanlığında. Çaresizlik gırtlağından yükselen bir pençe gibi ona yapışmış... Anlamsızlaşan gündüzler, avucuna yapışan geceler, kayıp giden dünler, bugünler, yarınlar… Kımıldamaya bile gücü kalmamış, kalakalmıştı.
Nefes almak için balkona çıktı. Denizden esen rüzgar bedenini tanımlarcasına geceliğini tenine yapıştırdı. Tüyleri ürperdi. İçine içine, avaz avaz bağırmaya başladı. “Kafam karışık. Beğenilmek için çırpınıyorum. Fark edilmek adına hikayeler uyduruyorum, yetmeyince yalanlar üretiyorum, yetmeyince, yetmeyince… Bu benim girdabım. Yetmeyince…”
Kendi kendiyle başa çıkmak... Acılarıyla yüzleşmek... Umutsuzluklarından kurtulmak... Başı döndü. Balkonun korkuluklarına tutundu. Tutunacak hiç bir şeyin olmadığını bile bile yine de tutunmak... Kendini yavaş yavaş aşağıya bıraksa, boşlukta bir kuğu gibi süzülerek yok olabilse… Şişman bir kuğu! Öfkesi bitmiyor, daha da çok bağırmak istiyordu…İçine içine...
“Kabul edilmek adına her şeye evet diyorum. Kendimi ancak başkalarının gözlerinde sevebiliyorum ama sevgiyle acıma arasındaki farkı bilmiyorum. ”
Korkuyordu. Sözcüklerin cambazlığından, insanların acımasızlığından, içini kemiren değersizlikten… Kimi zaman gündüzü yiyip bitiren, kimi zaman gündüzle iç içe giren geceler artık hiç bitmiyordu. Gece kendilerini görmeye çalışanların yokluğunu yansıtan boş aynalara bakmak gibiydi artık. Ayakları üşüyordu. Üşüdükçe titriyordu, titredikçe bedenini çıkarıp atmak istiyordu. Eskimiş bir elbise gibi çıkarıp atmak ve ondan kurtulmak… Balkonun demirlerine biraz daha sıkı tutundu ve bu sefer avazı çıktığı kadar bağırdı…
“Kendimi sevmiyorum ama başkaları beni sevsin diye sürekli oynuyorum. Kendimi beğenmiyorum ama başkaları beğensin diye sürekli kusuyorum. Başkaları beğendikçe… Bu benim girdabım, yetmeyince daha ince, daha güzel, daha dikkat çekici, daha… daha… Daha çok olmuyorsa, yıkım. Öğreniyorum, yıkım yapılacaksa daha çok… Bu benim girdabım. Ben kendi kendimin girdabıyım…”