Yanlış okumadınız binlerce yıl önce keşfedilen ateşi ben tekrar keşfettim ve şehir yaşamının beni doğadan ne kadar uzaklaştırdığını içim burkularak yine yeniden deneyimledim. Üstelik son iki buçuk yıldır hiç olmadığım kadar doğayla içi içice yaşadığımı düşününce, doğayla  nasıl bu kadar yabancılaştığımı anlamakta zorlanıyorum.

Doğa benim, ben doğanının bir parçası olduğum halde sanırım çok uzun yıllar önce bu parçalar birbirinden öylesine kopmuş ve dağılmış ki artık parçaları bile bir araya getirmekte zorlanıyorum. Bu öylesine bir yabancılaşma ki ateşi bile yeniden keşfettim…

Tecrübelerimden sonra artık doğanının beni iyileştirdiğinden hiç şüphem yok. Artık beni bunca iyileştiribilen temel parçalarımdan biri ile doğadan koptuğum zaman devreye sentetik ilaçların gireceğini öğrendim ve yine öğrendim ki ilaçların iyileştirme gücü, doğa kadar güçlü değil ve bir sürü de yan etkisi var…

Bu aralar doğada öylece durmayı öğreniyorum hiç bir şey yapmadan, hiç bir düşünmeden… O nedenle de hayatımda ilk kez Wye nehrinin kıyısına gece balık tutmaya gittim. Koşulları mümkün olduğunca basitti. Yaşamım boyunca benim için kabus olan kamp yapmanın nasıl birşey olduğunu da böylece öğrenecektim. Kamp yerinde duş bile yoktu bu arada…

Kamp yerine akşam gittik ve saat onbuçukta nehir kenarında balık tutmak için herşey hazırdı. Hava karardıkça etraf iyice sessizleşti. Suyun hipnotize eden akışınının içinde, arada balıkların zıplaması ve rüzgar’dan başka hiçbir ses yoktu. Arada bizden uzakta balık tutak balıkçıların sesleri sanki bomba atılmış gibi patlıyordu bu huzurlu sessizlikte.

Balık tutmak müthiş bir sabır istiyor ama balık tutanlar bir an önce büyük bir balık yakalamak istedikleri için sabırsızlar… Bu çelişkiyi görmek ilginç oldu benim için… Benim orada olma sebebim ise sakince doğanın içinde durabilmeyi deneyimlemekti. Çünkü doğada olduğum zaman ya yürüyorum, ya koşuyorum, ya yazıyorum muhakkak başka birşey daha yapıyorum oysa ki yapmayı istediğim tek şey öylece durabilmek.

İlk gece sabahın ilk ışıklarına kadar büyük bir keyifle oturdum. İşin açıkcası sanırım hayatımda ilk kez bu kadar uzun saatler hiçbir şey yapmadan, düşünmeden, öylece oturmayı başarabildim. Saatlerce sadece doğayı dinleyip, etrafımda olanları izlerken bir yandan da kendime o anda olma izni verdim. Düşüncelerimin bütün zorlamalarına rağmen onların içinde kaybolmadan, geçmişin ve geleceğin bilinmezliğine dalmadan öylece anda durdum… Bunu yaparken Ho’oponopono’nun inanılmaz faydasını gördüğümüde söylemek isterim. Kimi zaman sadece anda kalabilmek için bir çapaya ihtiyaç duyuyorum.  Ve Ho’oponopono benim anda kalmamı sağlayan çapam.

Bütün gece ne kadar huzurlu ve mutlu hissettiğimi anlatmak çok zor ama artık mutluluğun içimizden gelen bir duygu olduğunu biliyorum ve mutlu olmak için aslında gerçekten hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını binlerce kez deneyimledim. O anın getirdiklerini olduğu gibi kabul etmek ve gitmelerine izin vermek bambaşka bir deneyim…

Gece hava soğudukça soğukla kavga etmek yerine, soğuk havaya izin verdim. Sadece bedenimde neler olduğunu gözlemledim. Hiçbir yorum yapmadan, hiç bir düşünceye takılmadan ve bir süre sonra soğuk artık sorunum olmaktan çıktı… Soğuk benim için her zaman sorun olmuştur, çok  üşüdüğüm zaman bir anda beş yaşında çocuk gibi ağlayabiliyorum. Soğuk benim için zor bir tecrübe ancak o gece soğuğu hissetmek için kendime izin verdim. Sadece gözledim yorum yapmadan, düşüncelerime kapılmadan, sanki üşüyen ben değilmişim gibi gözledim ve  bir süre sonra soğuğun etkisinin çok azaldığını gördüm. Üzerimde ki küçük battaniye’ye rağmen üşüyordum ama bu sefer soğuk beni eskiden olduğu gibi etkilemedi. Bütün gece keyifle orada durabildim hemde kendimi hiç zorlamadan, tir tir titremeden. Kendimi bırakınca soğuğun etkisinin bile ilginç bir deneyime dönüştüğünü yaşadım ve bu deneyim beni çok etkiledi. Acaba ne kadar çok şeyi kaçırıyorum diye düşündüm… Bizi gerçekten yaşamaktan alıkoyan düşüncelerimiz… İnançlarımız… Anılarımız…

Hayatıma gelen ve hayatımdan giden her şeyi olduğu gibi kabul etmek ve sadece izlemek…

--------------------------

* Yazar <[email protected]>