Soma madeninde 13 Mayıs 2014’de karbon monoksit zehirlenmesi nedeniyle yaşanan faciada ölü sayısının 230'ü aştığını öğrendikten sonra, ben uzaklarda bu yazıyı yazarken ne yazık ki Soma da dahil Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde duygularını, öfkelerini dile getirmek için protesto yapanlar yoğun gaz ve polis şiddetine maruz kaldı. Çeşitli gözaltılar yapıldı.
Soma madeninde 13 Mayıs 2014’de karbon monoksit zehirlenmesi nedeniyle yaşanan faciada ölü sayısının 230'ü aştığını öğrendikten sonra, ben uzaklarda bu yazıyı yazarken ne yazık ki Soma da dahil Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde duygularını, öfkelerini dile getirmek için protesto yapanlar yoğun gaz ve polis şiddetine maruz kaldı.
Çeşitli gözaltılar yapıldı. En acısı göz altına alınanların arasında faciada yakınları ölenlerin de olmasıydı….
Bizler hergün güneşe uyanmayı hayal ederken, ne yazık ki hep kömür karasında uyananlar vardı. Evlerine yiyecek, çocuklarına gelecek hazırlayabilmek için güneşin ışığıyla yeni güne merhaba demekten vazgeçip kömür karasında umutlarını yeşertmeye çalışan… Olmadı, olamadı, umutlar kömür karasıyla karanlığa bulandı…
Her yerde her koşulda herşey için mücadele edebilir insan. Nefes alıp verdiği sürece… Ya kömür karası o nefesleri durdurmuş Babasız kalan çocuklar, kocasız kalan kadınlar, abisiz kalan kardeşler, evlatsız kalan anneler ve babalar…
Acının sesi hiç bu kadar öfkeye bulanmamıştı, öfke hiç bu kadar acılaşmamıştı…
Ölüm hiç bu kadar göz göre göre gelmemişti…
Daha fazla üretim için, ton başına düşen maliyeti ucuzlatmak için güvenliği önemsemeyen anlayış, cinayetlere sebep olur. Soma faciası bir kaza değildir.
İşçilerimiz termik santrale kömür üretmek için, biz aydınlanabilelim diye karanlığa gömüldü.
Vicdanların yerini güç ve iktidar tutkusu alınca...
Korku ile iktidar kurulunca…
Önemi kalmıyor kömür karasıyla nefesi kesilenlerin
Önemi kalmıyor gencecik yaşında ölenlerin
Önemi kalmıyor çocuk işçilerin
Önemi kalmıyor duyguları ifade etmenin
Önemi kalmıyor öfkeni dile getirmenin
Önemi kalmıyor insanca değerlerin
Önemi kalmıyor düşünceleri ifade etmenin
Önemi kalmıyor özgürlüğün
Önemi olan madende hep kazalar olur diyenlere hak verilmesi
Önemli olan direniş gösterenlerin susturulması
Önemli olan karşı çıkanların ağızlarının kapanması
Önemli olan basında gerçeklerin yer almaması
Önemli olan gerçeklerin yok sayılması
Önemli olan Sansür
Önemli olan BİAT ETMEK
Önemli olan itaat etmek oluyor
Sorgusuz, sualsiz hatta yaşamlar pahasına
Acıyla empati kuramayanların acımasızlığı. Acımasızlıkların şiddeti ve nefreti ve tüm bunların arasında ambulansa konurken kömür karasına bulanmış yaralı bir madencinin “Ayakkabılarımı çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin” duyarlılığı…
Ve acıyla farkına varmak acımasızlığın sözcüklerinizi bile elinizden aldığını…